YAŞAM

Üremenin devamlılığını sağlayabilmek artık hayal değil!

Özellikle son yıllarda yardımcı üreme teknikleri ile ilişkili yeni teknolojilerin gelişmesi sonucu bu tür hastalarda doğurganlığın korunmasıyla ilgili yeni bir disiplin, “Doğurganlığın Korunması-Fertilite Prezervasyonu” başlığı altında gelişti. 

40 yıldan uzun süredir kanser tedavilerindeki yenilikler ve özellikle kemoterapi alanındaki gelişmeler sayesinde yaşam sürelerinde önemli düzeyde uzamalar sağlandı. Ancak kanser tedavilerinin doğurganlığı olumsuz etkilediği de bir gerçek. Bazı kanser tedavilerinin ardından yaşanan doğurganlık kaybı vakaları, hastanın hassas olan psikolojisini de olumsuz etkiliyor. Özellikle son yıllarda yardımcı üreme teknikleri ile ilişkili yeni teknolojilerin gelişmesi sonucu bu tür hastalarda doğurganlığın korunmasıyla ilgili yeni bir disiplin, “Doğurganlığın Korunması-Fertilite Prezervasyonu” başlığı altında gelişti. 

“Kanser gibi hayatı tehdit edici bir tanı alan hastalarda, fertilite koruyucu yöntemler dediğimiz hastanın üremesini devam ettirebileceği işlemleri vaktinde yapmak-önlemleri almak ve uygulamak son yıllarda daha fazla önem kazanmaya başladı. Bu gruptaki hastalar bir yandan tedavisini düşünürken ve yaşamını devam ettirmenin yollarını ararkendiğer yandan çocuk sahibi olmayı arka plana itebiliyor. İşte bu noktada fertilitenin korunması ile ilgili danışmanlığın hastaya uygun bir şekilde verilmesi multidisipliner kapsamlı bir ekip tarafından gerçekleştirilmelidir.” diyen Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Emre Pabuçcu, doğurganlığın korunmasıyla ilgili önemli bilgiler paylaştı.

Doğurganlığın Korunması Yöntemleri:

Kanser hastalarının tedavi süreçlerinin ardından yumurta ve sperm hücreleri yok olabiliyor. Özellikle kemo veya radyoterapi sonrasında testis veya overlerde kalıcı hasarlar oluşabiliyor. Böylelikle, kişilerin çocuk sahibi olma şansları çok azalabiliyor. İşte burada en önemli konu, kanser tedavisi öncesinde mutlaka doğurganlığın korunması adına hangi yöntemlerin elimizde bir seçenek olduklarını kişiler ile paylaşmak. Yani “BİLGİLENDİRME” çok çok önemli. Böylelikle, seçeneklerden birinin uygulanması durumunda üreme durumlarını kaybetme riski olan hastalar yumurta ve sperm dondurma işlemiyle, hastalıklarını atlatınca çocuk sahibi olabiliyor. Kanser hastalarında fertilite prezervasyonu yöntemleri hastanın yaşı, planlanan tedavi, elde olunan zaman, partnerin durumu ve yumurtalıklara olası metastaz riski durumuna göre seçiliyor. Böylece üremeyi olumsuz etkileyebilecek hastalıklar sonrasında dondurulan hücreler ile tekrar çocuk sahibi olma şansı oluyor. Günümüzde fertilite prezervasyonu için birçok seçenek bulunuyor. Günümüzde en sık uygulanan yöntemler arasında:

  • Kanser tedavileri öncesi sperm hücresi/testis dokusu
  • Embriyo ve/veya oosit (yumurta hücresi) dondurulması
  • Ovaryan doku (yumurtalık dokusu) dondurulması sayılabilir. 

Disiplinler arası iletişim son derece önemi 

Bu grup hastalarda ileriki fertilite (çocuk sahibi olma) potansiyelinin değerlendirilmesi ve uygun fertilite prezervasyonu yöntemlerinin uygulanması multidisipliner bir yaklaşımı gerektiriyor. Etkili ve sürdürülebilir fertilite koruyucu hizmetler için medikal onkolog, cerrahi onkolog, reproduktif endokrinolog ve ürolog arasında sürekli bir iş birliği olmalıdır. Multidisipliner iş birliğinin güçlendirilmesi ve fertilite koruyucu yaklaşım servislerinin yaygınlaşması infertiliteye yol açabilecek tedavi alan hastaların bu seçeneklerden faydalanabilmesini yaygınlaştıracaktır. Gereklilik halinde etik ve yasal konularda danışmanlık alınması da uygun olacaktır. Kısaca aşamalar şöyledir:

  1. Kanser tanısı sonrası ve tedavisi öncesi ‘Doğurganlığın Korunması’ hakkında bilgilendirme 
  2. Seçeneklerin değerlendirilmesi ve en uygun olanın seçilmesi 
  3. Yumurta-sperm-embriyo veya dokuların ileride kullanılması adına dondurulması 
  4. Zamanı gelince bu hücre veya dokuların çözülüp kullanılması

Hastalarımızın yüzü gülüyor

Bizler, merkezimizde bebek sahibi olmak isteyen ailelere hizmet verirken, fertilite korunması konusunda da çalışmalar yapıyor, bu alanda multidisipliner bir yaklaşımla çalışılmasını önemsiyor ve güncel tedavi yaklaşımlarını aralıksız takip ediyoruz. Sürekli günceli takip eden, yurtiçi ve yurtdışı kongrelere katılan ekibimiz, yenilikleri merkeze adapte ederek sürekli güncelleme yapmaktadır. Bu şekliyle kanser illetinden kurtulup çocuk sahibi olan çok sayıda danışanımız var!”açıklamasını yapan Doç. Dr. Emre Pabuçcu, “Doğurganlığın korunması yöntemlerinin gelişimi ve bu seçeneğin paylaşımı ile ailelerin yüzlerini güldürüyor ve hastalarımıza bu yönde üst düzey hizmet sunabiliyoruz.” dedi.