EDİRNE'nin Lalapaşa ilçesine bağlı Sinanköy'de devam eden antik yerleşim alanı kazı çalışmalarında erken Bizans dönemine ait olduğu değerlendirilen su dağıtım şebekesi bulundu. Bölgede gerçekleştirilen kazının başkanlığını yürüten Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Başkanı Prof. Dr. Engin Beksaç, "Karşımıza çıkan yapı, Edirne'de Osmanlı su yollarının oluşumundan önce daha erken süreçlerde de ilginç bir dağıtım şebekesi olduğunu ortaya koydu" dedi. Edirne'de devam eden Sinanköy Antik Yerleşim Alanı kazı çalışmalarında, araştırmacılar Bizans dönemine ait bir yapıya ulaştı. Kazıda bulunan su dağıtım şebekesi, kazı ekibinde heyecana neden olurken, o döneme ışık tuttu. Sinanköy kazı çalışmalarının 2014 yılında başladığını ifade eden Prof. Dr. Beksaç bu yıl olumsuz şartlara ve kısıtlı alanda yapılan çalışmalara rağmen enteresan bir yapının ortaya çıktığını ifade etti. Beksaç, "Birkaç safha gösteren, oldukça ilginç, erken Bizans döneminden başlayarak geç dönemlerine kadar kullanılmış bir su dağıtım şebekesiyle karşılaştık. Zaten burada görevli olan arkadaşımız başkan yardımcılığı görevini de yapan Dr. Öğretim Üyesi Özkan Ertuğrul'un doktora tezi de su dağıtım şebekesi, Bizans'taki su yolları gibi konular olduğu için binanın yapısını ve özelliklerini tespit etmemiz çok kolay oldu ve karşımıza çıkan yapı, Edirne'de Osmanlı su yollarının oluşumundan önce daha erken süreçlerde de ilginç bir dağıtım şebekesi olduğunu da ortaya koydu" dedi. 'EDİRNE VE TRAKYA'NIN TARİHSEL KİMLİĞİ AÇISINDAN ÇOK ÖNEMLİ BİR KEŞİF' Söz konusu bölgede daha önce sadece bir çan kulesi bulunduğunu düşündüklerini ifade eden Beksaç, yeni ortaya çıkan dağıtım şebekesinin Edirne ve Trakya'nın tarihsel kimliğine çok önemli katkısı olacağının altını çizdi. Beksaç, "Yapmış olduğumuz temizlik çalışmaları bize, buranın sadece bir çan kulesi olmadığını daha da erken süreçlere giden ilginç bir su dağıtım şebekesi olduğunu gösterdi ki bu esasında Edirne'nin ve Trakya'nın tarihsel kimliği açısından çok önemli bir katkı oldu. Şu anki durumu itibariyle bu suyun Edirne Kalesi'ne kadar gitme ihtimali var ama bunların çok daha detaylı olarak çalışılması lazım. Yukarıdaki kaleyle ve şehirle yakın ilişkisi olduğu kesin zaten ve eski dönemlerde buradan akmakta olan suyun daha geniş boyutlu bir akarsu yatağına sahip olduğunu biliyoruz. Bunu göz önüne aldığımız zaman buradaki yapının mahiyeti daha da netlik kazanmış oluyor" diye konuştu. 'OSMANLI SU YOLLARI DA AYNI PRENSİPLE, AYNI ÇEVREYİ KULLANMIŞ' Yapının, Bizans'ın erken dönemlerine ait olduğunu düşündüklerini söyleyen Prof. Dr. Beksaç, "Antik çağlarda buradaki akarsu çok daha yüksek ve yerleşim alanının yakınlarına gelen bir suydu ve seviyesi de çok yüksekti. Sinanköy zaten bu suyu kullanan bir yerleşim yeri olarak karşımıza çıkıyor. Bu bölgenin zaten Edirne merkeze doğru alçalarak giden bir yapısı var. Kuzey kesimlerinde Istranca Dağları'nın yüksek kesimlerinden kademe kademe alçalarak, merkeze doğru inen bir yapısı var. Burası o özelliği kullanıyor. Daha sonra Osmanlı su yolları da aynı prensiple, aynı çevreyi kullanarak doğal işlem görmüştür. Dolayısıyla burası çok fazla bilmediğimiz örneklerden birisi olarak karşımıza çıkıyor. Yani daha önce bunun varlığı hakkında bilgimiz yoktu. Bu yapının ortaya çıkmasıyla birlikte bu su yollarıyla ilgili daha detaylı bilgi sahibi olabiliyoruz" diye konuştu.