Ömer KOÇ- Ferhat DERVİŞOĞLU- Ramazan ÇELİK/REYHANLI (Hatay), (DHA) - HATAY'ın Reyhanlı İlçesi'ndeki Suriye'ye açılan Cilvegözü Sınır Kapısı'nda, 5'i Türk 18 kişinin yaşamını yitirdiği patlamanın üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen, sanıkların yargılanmasına henüz başlanamadı. Savcı iddianameyi hazırladı ancak davaya hangi mahkemenin bakacağına ilişkin talep ve itirazlar oldu. Yargıtay 5'inci Dairesi'nin verdiği karara göre, dosya Ankara'da bir Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilecek. Suriye'de en sıcak çatışma ve provokasyonların yapıldığı dönemde Cilvegözü Sınır Kapısı ile Suriye'nin Bab-Al Hava Sınır Kapısı arasındaki tampon bölgede 11 Şubat 2013'te Suriye'den getirilerek park edilen bomba yüklü aracın patlaması sonucu 3'ü çocuk 18 kişi öldü, 24 kişi de yaralandı. Çok sayıda araç ile çevredeki binaların hasar gördüğü patlama sonrası başlatılan soruşturma kapsamında, bombalı aracın getirilmesine yardım ettikleri öne sürülen Suriye uyruklu 33 yaşındaki Yusuf Bakır ile aynı yaştaki eşi Zübeyde Şuayyip, Özgür Suriye Ordusu tarafından Suriye'deki evlerinden alınıp sınırda MİT'e teslim edildi. Bombayı patlattığı iddia edilen Suriye uyruklu 25 yaşındaki Wael Shıkh Rahım kaçarken, yine Suriye uyruklu 42 yaşındaki Ahmet Bakır, 48 yaşındaki İsmail Zakarıa ve patlamada kullanılan telefonların sim kartını sattığı ileri sürülen 41 yaşındaki Rahmi Balcı da Hatay'da yakalandı. 5 sanık, sonradan kapatılan Adana Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi'nce tutuklandı. Biri Türk 5 şüpheliden Zübeyde Şuayyip, daha sonra itirafta bulunup Pişmanlık Yasası'ndan faydalandı ve tahliye edildi. 42 KEZ AĞIRLAŞTIRILMIŞ ÖMÜRBOYU İSTENİYOR Soruşturma sonunda Terörle Mücadele Kanunu'nun 10'uncu maddesiyle görevli Adana Cumhuriyet Savcısı, saldırıyı planlayan ve gerçekleştiren firari şüpheli Wael Shıkh Rahım, Ahmet Bakır, Yusuf Bakır ile sim kartları temin eden Rahmi Balcı hakkında 'bombalama suretiyle adam öldürme, devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak, adam öldürmeye teşebbüs' suçlarından 42'şer kez ağırlaştırılmış ömür boyu hapis, Zübeyde Şuayyip ile İsmail Zakarıa'nın da 'silahlı terör örgütüne yardım etmek' suçundan 10'ar yıla kadar hapisle cezalandırılması istemiyle iddianame hazırladı. Sanıklar, 6 Aralık 2013'te Adana 10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıktı. Duruşma sonunda mahkeme heyeti Rahim Balcı'yı tahliye ederken, davayı da erteleyerek 25 Mart 2014'e gün verdi. Bu arada Özel Yetkili Mahkemeler kaldırıldı. Ahmet Bakır, Yusuf Bakır ile İsmail Zakarıa'nın tutuklu yargılandığı davanın dosyası Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildi. DAVA DOSYASI TRAFİĞİ BAŞ DÖNDÜRDÜ Mağdurların avukatların Cihat Açıkalın, duruşmaların hala neden başlayamadığını şöyle anlattı: "Dava dosyası Adana'dan Hatay'a gönderildiğinde ilk olarak Hatay 2'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ne verildi. Mahkeme yetkisizlik kararı verip Adana 10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi. Adana da daha sonra dosyayı tekrar Hatay'a gönderdi. Yetki problemi çözüldükten sonra bu defa sanıkların avukatları güvenlik nedeniyle davanın başka bir ile nakledilmesini istedi. Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı da dosyayı Adalet Bakanlığı'na, bakanlık da Yargıtay'a gönderdi. Yargıtay 5'inci Ceza Dairesi, davanın Ankara'da görülmesine karar verdi ve dosya geçen ocak ayında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na iletildi. Davanın duruşma günü ve hangi mahkemede görüleceği ise henüz belirlenmedi." 'DAVALARIN NAKLİ KLİŞELEŞTİ' Davanın Hatay'da görülmesi gerektiğini belirten mağdurların avukatı Açıkalın, dosyanın Ankara'ya gönderilmesini de şöyle değerlendirdi: "Hiçbir dosyanın gönderilmesine gerek yok. Neticede burada da bir mahkeme var, hakim teminatı ve tabii hakim ilkesine göre burada görülmesi gerekirdi. Ancak toplumsal olayları ilgilendiren davalarda bir yöntem olarak belirlendi. Ali İsmail Korkmaz dosyasında da öyle oldu Abdullah Cömert dosyasında da. Güvenlik nedeniyle sanık avukatlarından talep olunca davanın nakli kabul ediliyor. Yani klişeleşmiş bir hale geldi." Avukat Açıkalın ayrıca, dosyanın Adana'dan Hatay'a gönderildiğinde davada 3 tutuklu olduğunu belirterek, "Davada 3 olan tutuklu sayısı avukatların itirazı üzerine 2'si serbest bırakılınca 1'e düştü" dedi. MAĞDURLAR ADALET BEKLİYOR Dosya adliyenin tozlu raflarında gönderileceği mahkemeyi beklerken, faciadan yaralı kurtulanların kimi hastane hastane gezerek tedavi olmaya çalışıyor, kimi de aradan 2 yıl geçmesine rağmen o günü rüyalarında yaşıyor. İnşaatçı 30 yaşındaki Hasan Yapıcı'nın patlama nedeniyle karın zarı yırtıldı, sol gözünü kaybetti ve vücudunun değişik yerlerinde derin yaralar oluştu. Patlama anında olay yerine 20 metre uzaklıkta olduğunu belirten Yapıcı, "Patlamada iki arkadaşımı kaybettim. O günden bu yana hayatım değişti. Kötü günler yaşadım. Hastanede kaldım. Sol gözümü kaybettim, 5 bağırsağım yırtıldı. Vücudumda derin kesikler oluştu. Sol bacağımda 80 dikişlik yaram var. Hayattayken bu işin faillerinin adalet önünde hesap vermesini görmek istiyorum" diye konuştu. 'SAĞLIĞIMA KAVUŞUP ÇALIŞMAK İSTİYORUM' Patlamanın kendisini psikolojik olarak da etkilediğini belirten 2 çocuk babası Yapıcı, vücudundaki hasar ve yaşadığı olayın verdiği psikolojik bozukluk nedeniyle çalışamadığını söyledi. Arkadaşlarının ve hayırsever esnafların desteği ile hayatını devam ettirmeye çalıştığını ifade eden Hasan Yapıcı şunları söyledi: "İçimde hala o günkü korku var. Ses duyduğumda korkuyor, yere yatıyorum. Psikolojim bozuk. Olaydan sonra karnım sürekli şişiyor. Doktorlar olay sırasında karın zarımın yırtıldığını ve karnımın da bu nedenle şiştiğini söyledi. Bunun için ameliyatlar oldum ancak bir düzelme olmadı. 18 Şubat'ta Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi'nde tekrar ameliyat olacağım. Sağlığıma kavuşup tekrar eski günlerde olduğu gibi çalışmak istiyorum. Şu anda çalışmadığım için de zor durumdayım. Devletimizden ve hayırseverlerden maddi ve manevi destek bekliyorum." 32 yaşındaki Suna Yapıcı ise, patlama nedeniyle hem kendisinin hem de eşinin psikolojisinin bozulduğunu belirterek, "Eşimin bir an önce iyileşip sağlığına kavuşmasını istiyorum. İki çocukla beraber kirada oturuyoruz. Bir ay önce ameliyat oldu ama iyileşmedi. Karnının sol tarafında şişlik var. Önce sağlık istiyoruz" diye konuştu. 'RÜYALARIMDAN ÇIKMIYOR' Patlamadan yaralı kurtulan 51 yaşındaki Ahmet Tayyavi ise psikolojisinin bozulduğunu söyledi. Patlama nedeniyle sağ kulağında işitme kaybı olduğunu, ses tellerinin zarar görmesi nedeniyle de zaman zaman sesinin kısıldığını ifade eden Tayyavi, şunları söyledi: "Korku ve stres beni bırakmıyor. Olayı birebir yaşayan olarak geceleri rüyama giriyor. En son kendimi duş alırken gördüğüm rüyamda yanı başımda patlama oldu. Yataktan fırladım. O korku ile kalktığımda ise rüyada olduğumu fark ettim. Anlatırken dahi irkiliyorum. Üzerinden 2 yıl geçti. Hala olayın şokundayım. Olaydan sonra hastaneye gidip psikolojik tedavi almaya başladım." Patlamanın olduğu gün yoğun yolcu giriş ve çıkışı olduğunu belirten Tayyavi, olay anını ise şu sözlerle anlattı: "Olay günü ben de kapıda tercümanlık yapıyordum. Patlama yerine çok yakındım. Biri kırmızı renkli iki araç vardı. Üç kişi de araçların yanındaydı. Şahısların birbirleri ile konuştuklarını hatırlıyorum. Ondan kısa süre sonra patlama oldu. Bu sırada koştuğumu olay yerinden ayrıldığımı hatırlıyorum. Kedime geldiğimde hastanedeydim. 4 ay tedavi gördüm, az da olsa hafıza kaybı ve kulaklarım duymaz oldu. Ayrıca boğazımda ve ses tellerimde sorun oluştu. Tedavi oldum ama kulak ve ses tellerimde hala sorun yaşıyorum. Yaşadığım sorunlar nedeniyle düzenli olarak çalışamadığım için de aileme bakmakta zorlanıyorum. Devletimizin maddi ve manevi desteğini bekliyorum."