Öykü Altuntaş / İstanbul, 26 Mayıs (DHA) - Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Salil Shetty, Avrupa'nın mülteci krizinin önünü almak adına, "Türkiye'deki insan hakları ihlallerini görmezden geldiği" uyarısı yaptı.
Birleşmiş Milletler (BM) Dünya İnsani Zirvesi'nde Doğan Haber Ajansı'na (DHA) konuşan Salil Shetty, "Avrupa'nın çifte standartları var; şimdi Türkiye'den bir talepleri olduğu için, buradaki insan haklarına ilişkin sorunlara göz yumuyorlar" diye vurguladı.
İstanbul Kongre Merkezi'nde 23-24 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirilen Dünya İnsani Zirvesi'nin kapanış gününde konuşan Shetty, Avrupa'nın mültecileri kapsayan Cenevre Sözleşmesi'nin imzacısı olduğunu hatırlattı ve ekledi:
"Mülteciler sorununa ilişkin genel endişeler Türkiye'den çok, sorunu Türkiye'ye devreden Avrupa ile ilgili. Avrupa her sığınmacı ile teker teker ilgilenmeli... Avrupa ülkeleri bütün dünyaya insan hakları konusunda ders veriyor; ancak, ilk defa gerçek bir sınava tabii oluyorlar ve savunduklarına uygun davranmıyorlar."
"Türkiye'nin Suriye politikası tamamen değişti"
Af Örgütü Genel Sekreteri Shetty, Türkiye'nin yıllardır sürdürdüğü açık kapı politikasını vurgulayarak, hükümetin ve toplumun sığınmacılara karşı "cömert" tutumunu övdü. Ancak Salil Shetty'e göre asıl sorunlar, Türkiye'nin 2015'in ikinci yarısında "Suriye politikasını tamamen değiştirmesi" ile başladı.
"Artık sınırlar kapalı; sınırı geçmeye çalışanlara ateş ediliyor, insanlar geri püskürtülüyor ve Türkiye'ye girmeyi başaranların bir bölümü ise, gözaltı merkezlerine yollanıyor" diye konuşan Shetty, AB-Türkiye ortak eylem planına rağmen ihlallerin devam ettiğini belirtti. Shetty, "AB ülkeleri mültecileri Türkiye'ye itiyor; ancak, Türkiye'nin mülteciler için güvenli bir ülke olduğunu söylemek artık mümkün değil" diye ekledi.
Af Örgütü'den Salil Shetty, zirvenin hemen öncesinde bir heyet ile gittiği Diyarbakır ve genel olarak Güneydoğu bölgesindeki "Kürt nüfusa yönelik şiddete" değindi. Shetty, iki günlük ziyaretinde erişme fırsatı bulduğu, Diyarbakır'ın sokağa çıkma yasaklarıyla sarsılan Sur ilçesinden gözlemlerini DHA'ya anlattı:
"Söylemeliyim ki gördüklerim beni şoka uğrattı. Bölge yerle bir edilmiş, insanlar evlerini kaybetmiş; bölgede gece gündüz sokağa çıkma yasakları devam ederken, tanklar ve ağır silahlar ile nüfusu yoğun bölgelerde aşırı güç kullanıldığı görülüyor... Bu olanlar, Türkiye'nin anayasa hukuku ve uluslararası insan hakları hukukuna aykırı."
"Türkiye, Güneydoğu'daki şiddet için toplumun tamamını cezalandırmamalı"
Salil Shetty ayrıca, "Türkiye hükümetinin bir güvenlik sorunu ile karşı karşıya olduğunun bilincindeyiz. Ancak asıl konu, bu sorunla nasıl baş ettiğiniz" dedi ve bölgedeki güvenlik müdahalelerinin "orantısız" olduğunu ifade etti.
Shetty, "Türkiye'nin güneydoğusunda yaşayan yarım milyon insan yerlerinden edildi; üstelik, evleri ve mülklerini geri alıp alamayacaklarına dair şeffaflık da yok. Bölgede bir kısım insan bir takım şiddet eylemlerine müdahil oluyor diye bütün bir toplumu kolektif bir şekilde cezalandıramazsınız" diye çağrı yaptı.
Af Örgütü Başkanı ayrıca, insan hakları aktivisti ve Af Örgütü Türkiye'nin kurucularından Tahir Elçi'nin Diyarbakır'da öldürülmesine yönelik, "davanın gizemini koruduğu ve devam eden hukuki süreçlere rağmen, güvenilir bir soruşturmanın sürdürülemediğine" işaret etti. Shetty, ziyareti sırasında vurularak öldürülen Diyarbakır Baro Başkanı Elçi'nin eşi Türkan Elçi ve baro avukatlarıyla görüştü, Tahir Elçi'nin öldürüldüğü yere karanfil bıraktı.
Af Örgütü, BM ve bazı diğer örgütler olarak Cizre, Diyarbakır'ın operasyonların ve sokağa çıkma yasaklarının halen sürdüğü diğer ilçeleri ve mülteci kamplarına giremediklerini belirten Salil Shetty, düzenli olarak neden erişimin zorlaştırıldığını sorduklarını söyledi. Shetty, "Eğer gizleyecek bir şeyiniz yoksa neden Af Örgütü ve bağımsız gözlemcilere izin vermiyorsunuz?" diye sordu.
Af Örgütü, Diyarbakır Valiliği'nden ise, "Sur'da memnuniyetle karşılanacakları" ancak diğer ilçeler için "Dışişleri Bakanlığı'ndan izin almaları gerektiği" yanıtını almış.
Türkiye hükümeti ile ilişkilerinin "ulusalda yerele göre daha zorlu geliştiğini" söyleyen Af Örgütü Genel Sekreteri, Diyarbakır'a gözlemci heyeti olarak kabul edilmelerinin ise "olumlu bir işaret" olduğunu not düştü.
"Demokratik kurumlar için alan daralıyor"
Türkiye'de medya, yargı ve akademi gibi demokratik kurumların "alanının daraldığı" uyarısı yapan Salil Shetty, iki yıl önceki ziyaretinde tanıştığı dört gazetecinin hepsinin işini kaybettiği, bazılarının gazeteleri kapatılırken, bazılarının "hükümete yakın gazetelere geçtiğini" söyledi.
Shetty, "İfade özgürlüğü Türkiye'de yeni bir sorun değil. Ancak durumun özgünlüğü, sadece muhalif gazeteciler değil, sıradan insanlar, internet ve sosyal medyada görünürlüğü olan kullanıcıların da terörle mücadele kanunuyla tehdit ediliyor olmasından ileri geliyor" diye vurguladı. Salil Shetty ayrıca, bu eylemleri "medya kuruluşları ve gazetecilere yönelik yargı tacizleri" olarak değerlendirdi.
Shetty, Türkiye'nin dünyada "güvenilir kurumlardan oluşan, saygı duyulan" bir imajı olduğunu belirterek, binden fazla akademisyenin "tutuklandığı, gözaltına alındığı ve tehdit edildiğini", bu kurumların sarsılmasıyla ise, "bizi zor bir geleceğin bekleyeceğini" sözlerine ekledi.
"Mülteci krizi, 'yasallık sorunu' değil, 'liderlik sorunu'"
Salil Shetty'e göre, Dünya İnsani Zirvesi'nde Af Örgütü'nün esas mesajı, "son yıllarda özellikle kriz bölgelerinde, uluslararası insan hakları kurallarının tamamen unutulduğu" şeklindeydi:
"Siviller, hükümetler ve siyasi aktörlerin politik oyunlarındaki piyonlara dönüştüler. Bizim yeni hukuk kurallarına ihtiyacımız yok; yasalar zaten var. Sadece hükümetler değil, silahlı gruplar da bu sorunu kapsıyor. Ancak Cenevre'nin mültecilere yönelik sözleşmesi ve insan hakları kanunlarına imza atmış olmaları sebebiyle hükümetler, asıl sorumlular konumunda."
Mülteci krizine yönelik "küresel bir yeniden paylaşım sistemi" kurulması çağrısı yapan Af Örgütü Genel Sekreteri, İnsani Zirve'de erişilemeyen bu hedeflerin Eylül'de gerçekleşecek BM Genel Kurulu toplantısında tartışılacağını umduklarını ifade etti.
Salil Shetty'e göre, mülteci krizine ilişkin insan hakları tartışmaları bir "yasallık sorunu"ndan çok, bir "liderlik sorunu" olarak öne çıkıyor.