Ferit ASLAN- Serdar SUNAR / DİYARBAKIR, (DHA) - DEMOKRATİK Bölgeler Partisi (DBP)Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, HDP'li bazı milletvekillerinin partilerinden istifa ederek DPP'ye geçecekleri ve mecliste grup kurarak AK Parti'yi destekleyecekleri iddialarının doğru olmadığını açıkladı. Yüksek, "Bizim arkadaşlarımızı tekrar DBP'ye alma, orada bir grup kurma gibi bir düşüncemiz söz konusu değil. HDP içinde siyaset yapmaya devam edecekler" dedi.
Ankara'da, HDP'den seçilen milletvekillerinden bir grubun ayrılarak DBP'ye geçecekleri rek mecliste grup kurarak, AK Parti'ye destek vereceği söylentilerinin yayılması üzerine Diyarbakır'da bulunan DBP Eş Genel Genel Başkanı Kamuran Yüksek, açıklama yaptı. İddiaları yalanlayan Yüksek, aday olarak önerdikleri arkadaşlarını HDP içerisinde değerlendirdiklerini ve bu kişilerin şu an HDP içerisinde siyaset yaptıklarını ifade ederek şunları söyledi:
"DBP üyesi olup da HDP içerisinde yer alan arkadaşlarımızı, HDP'nin diğer bileşenleri gibi HDP'de siyaset yapsınlar diye önerdik. Şu anda yaklaşık 40 arkadaşımız vekil seçilmiş durumdalar. O arkadaşlarımız HDP içerisinde olacaklar ve HDP ile birlikte siyaset yapmaya devam edecekler. HDP ortak bir proje. Türkiye'nin geleceğini inşa etmek üzere oluşturulan bir proje ve dolayısıyla bizim arkadaşlarımızı tekrar DBP'ye alma, orada bir grup kurma gibi bir düşüncemiz söz konusu değil. orada HDP ile birlikte siyaset yapmaya devam edecekler."
'HDP'SİZ BİR TÜRKİYE ARTIK DÜŞÜNÜLEMEZ'
Kamuran Yüksek toplumun beklentisinin, bu meclisin Türkiye'yi yeniden birlikte yaşanabilecek demokratik bir ülke haline getirmesi, bir kurucu meclis görevini görmesi ve Türkiye Cumhuriyetini yeniden kurgulaması olduğunu öne sürdü. Yüksek, şöyle devam etti:
"Bir toplumsal sözleşmeye ihtiyacı var. Birlikte yaşam kurallarının yeniden bir anayasaya ihtiyacı var, Türkiye'nin beklentisi budur. Dolayısıyla oluşacak olan koalisyon, hangisi olursa olsun, kesinlikle bu beklentiyi karşılamalı. Bizim ifade edebileceğimiz esas husus bu. Türkiye'nin buna ihtiyacı var. Partilerin birbirleriyle yapacağı koalisyondan öte bu beklentiyi bütün partiler görmeli. Ve hangi koalisyon oluşacak olursa olsun, kesinlikle ülkenin yeniden bütün bu realitelere dayalı kurulmasını önüne hedef olarak koyması gerekiyor. Bu da yeni bir demokratik anayasaya işaret ediyor. Bunun sözünü vermesi lazım. Demokratik bir ülke olmasının Kürt sorunun demokratik ve barışçıl yollarla çözülmesi sözünü vermesi lazım. Emekçilerin, yoksulların haklarının verilmesi sözünü vermesi gerekiyor. Türkiye'nin bütün gerilim hatlarından kurtulabileceği Ortadoğu'daki şiddet sarmalına girmeden, demokratik dönüşümüne ivme kazandıracak bir hükümet oluşması lazım. Bizim ve toplumun beklentisi budur. Bu konuda HDP'nin de daha aktif bir öncülük etmesi gerekiyor. HDP'siz yeni bir Türkiye artık düşünülemez. HDP'nin seçim öncesi oluşturduğu perspektifi seçim sonrasına da yansıtması gerekiyor. Seçim sonrasına bu nedenle klasik manada, biz DBP olarak hangi parti, hangi partiyle koalisyon yapmasından önce biz bu temel görevin yapılmasını istiyoruz."
'ÇÖZÜM SÜRECİ GÖRÜŞMELERİNDE DAHA ÖTESİ OLMALI'
DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, seçim sonuçlarının Türkiye'de bir çok şeyi değiştirdiğini, bir hegemonyanın kırıldığını, toplumun yeni bir demokratik Cumhuriyetin inşasını beklediğini ifade ederek, şöyle konuştu:
"Dolayısıyla çözüm süreci bağlamında da hiç bir şey eskisi gibi olamaz. Biz 'görüşmeler, diyalog kaldığı yerden devam etsin' demek de istemiyoruz. Daha iyisi olmalı, daha ötesi olmalı artık. Hiç bir şey 7 Haziran öncesi gibi değil. 7 Haziran öncesi koşullar değişmiştir, dengeler değişmiştir. Bugün çok daha güçlü bir HDP var, çok güçlü bir DBP var. Kürt illerinde alınan oy oranları ortadadır. AKP bölgede tamamen bir tabela partisine dönüştü ve iradesini halk HDP'de birleştirdi. Dolayısıyla koşullar değişmiştir. Biz artık diyalog ve görüşmelerin ötesinde diğer müzakereler başlamalı diyoruz. Müzakere koşulları oluşmuştur. Türkiye vakit kaybetmeden bunu yapmalı. Rojava'daki gelişmeler Türkiye'yi de etkiliyor. Önemli gelişmeler var. Ortadoğu'daki gelişmelerin tamamı Türkiye'yi etkiliyor. Türkiye bir şiddet sarmalına girmeden, bir Suriye'ye dönmeden, Irak gibi bir meseleye dönmeden, demokratik yollarla bu işin çözülebileceği kulvara bir an önce hızla girmeli. Hükümet kim olacaksa, kimlerden oluşacaksa ilk önce ele alması gereken husus Kürt sorunu, demokratikleşme problemi, yeni anayasa konusudur ve İmralı'da daha önce gerçekleşen görüşme ve diyaloğun geldiği aşamanın ötesine geçerek, yeni koşullarda, yeni zeminde direkt müzakerelerden başlamalı ve sayın Abdullah Öcalan da özgür koşullarda bu müzakereleri gerçekleştirebilecek imkanlara sahip kılınmalıdır. Bu şekilde Türkiye'yi Ortadoğu'daki şiddet sarmalına sokmadan Türkiye ilerleyebilir."
'DİLEK ÖCALAN'IN MİLLETVEKİLİ OLMASI ÖNEMLİ GELİŞME'
Kamuran Yüksek, Dilek Öcalan'ın adaylığı konusunda Abdullah Öcalan'ın görüş belirtmediğini, bunun DBP'nin kararı colduğunu belirterek şöyle dedi:
"Dilek Öcalan'ın mecliste olması bir bakıma Türkiye için bir gelişmedir. Türkiye kamuoyunda da bir tepki refleksinin olmadığını gördük. Türkiye kamuoyunun ve toplumunun geldiği düzeyi gösteriyor. Hakikatten artık toplum, barışa ve kucaklaşmaya hazır. Dolayısıyla Dilek Öcalan isminin orada 'sayın Öcalan' olarak çağrılması, lanse edilmesi, bunun toplumda kabul görmesi, bizim açımızdan önemli bir husus. Biz bunu iyi bir işaret olarak görüyoruz. Bunu Türkiye'de devlet ve hükümet edecek olanlar da iyi görmeli. Süreci geciktirme, yavaşlatma ve benzeri yaklaşımlardan artık çıkmaları gerektiğini işaret eden bir husustur. Türkiye kucaklaşmaya hazır. Eskiden kırmızı çizgiler dediği, eskiden tabu olarak gördüğü önyargıların oluşturmuş olduğu tabuları toplum bir bir gideriyor. Bu çok önemli bir husus. Türkiye'de bu tabular yıkılıyor, Kürtler, Türkler, Lazlar, Çerkezler birbirini kucaklamak istiyor. Birlikte yaşayabilecekleri bir ülke yaratmak istiyorlar."