Gülten Özbey Paris DHA - Yazar Sema Kılıçkaya’ya Paris Sorbon Üniversitesi’nde düzenlenen törenle “Irçılığa Karşı Seligmann” ödülü Seligmann Vakıf Başkanı Eski bakan Pierre Joxe tarafından verildi.
Paris Üniversiteleri Yüksek Konseyi 2003 yılından bu yana her yıl ırkçılık, adaletsizlik ve hoşgörüsüzlüğe karşı Seligmann ödülü veriyor. Ödülü, Köksüz Krallık (Le Royaume Sans Racines) kitabı ile Sema Kılıçkaya kazanmıştı.
Paris Sorbon üniversitesinde düzenlenen ödül töreni Paris Üniversiteleri Yüksek Konseyi Başkanı François Weil’in konuşması ile başladı. Sema Kılıçkaya ödülünü Eski bakan Seligmann Vakıf Başkanı Pierre Joxe’den aldı. Törene, eski Paris Belediye Başkanı Bertrand Delanoe, Seligmann Vakıf Başkan yardımcısı Mondane Colcombet çok sayıda akademisyen ve yazar katıldı.
Prestijli jüri tarafından ödüllendirilen Kılıçkaya “Fransızca, yazmada kullandığı yaratıcı dil yeteneği ve romanı ile ırkçılığa karşı mücadelede sağlam bir taş koyması” nedeniyle Irkçılığa karşı Seligmann ödülünün sahibi olmuştu. Kılıçkaya ayrıca Fransa’da Bretonya Yazarlar Birliği tarafından da en iyi yazar ödülüne laik görülmüştü. Kılıçkaya’nın yeni romanı “97” de bugün çıktı. Kılıçkaya romanlarını Fransızca yazıyor.
Antakya’ da doğan ve 4 yaşında ailesi ile Fransa ya göç eden Kılıçkaya üniversiteyi Dijon şehrinde, Masterını İngiltere’de yaptı. Fransa’ya döndü İngilizce öğretmenliği yaptı.
Sema Kılıçkaya ödül sonrası duygularını şöyle ifade etti “Yazmaya başladım. Yazı benim için çok önemli. Bu gün burada ödül almak korkunç bir heyecan veriyor çünkü sanki nihayet bizim hikayeyi duymaya başlamışlar. Bizim perspektiften bir hikaye, bir göç hikayesi. Buradaki toplum göçmenlere bir şekilde bakıyor. Niye entegre olmuyorlar Niye dile sahip değiller Niye dili bu kadar iyi konuşamıyorlar Ben de köksüz krallık’ta bu tür söyleyişlere cevap vermek istedim. Entegrasyon bu kadar kolay değil. Dile girmek bu kadar kolay değil. Bu kitapla bizim büyükleri yani ilk kuşağı onurlandırmak istedim. Çünkü işin zor tarafını onların yaptıklarını düşünüyorum. Bir kaç kültürün arasında yaşamak. Hep göçmen çocuklar bocalıyorlarla büyüdüm. Ben hiç öyle düşünmüyorum. Göçmen çocuğu olmak bir zenginliktir. Türkçeyi kırık konuşuyorum ama yine de konuşuyorum. Türk kültüründen, Fransız kültüründen, İngiliz kültüründen bir şeyler alabiliyorum ve bu zengin bir dünya oluşturuyor. Gönül istiyor ki ırkçılık olmasın. Çünkü herkesin farklılığı bir zenginliktir. Onun için Segilmann ödülünü almak benim için çok anlamlı.
Ödül haberi geldiğinde başta inanmak biraz zordu. Sonra heyecanlıydım. Çok mutluydum. Ekimden beri bir bulut üzerindeyim. Bu gün de başka bir kitabım çıkıyor. Bugün çok mutlu bir gününüm. Yeni kitabımın adı “Doksan yedi”. Fransa’daki yayın evim Türkiye’deki bir yayın evi ile kontak halinde. Her halde bir yıl içinde çevirisi çıkar. Ödülü alırken kendimi hem Türk, hem Fransız hissettim. İki kültürü taşıyan birisi olarak hissettim ve mutluydum.”