Nursima KESKİN/ANKARA, (DHA) - İYİ Parti Ankara Milletvekili Durmuş Yılmaz, Türkiye’nin bir borç krizinde olduğunu savunarak, "Ülkemiz Cumhuriyet tarihinin en derin ekonomik krizlerinden biri ile karşı karşıyadır. Bu kriz damat Berat Bey'in altından kalkabileceği bir kriz değildir. Ülkemizin bu işleri bilen, tecrübe sahibi nice yetişmiş ekonomistleri, nice kıymetli bürokratları vardır. Gelin, bu milli meseleyi Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında ele alalım. Tüm partiler bir araya gelsin, istişare edelim, bir yol haritası belirleyelim. Bu Sayın Cumhurbaşkanına buradan çağrımızdır. Umarız bizi dinler" dedi.   'DİL UCUYLA DA OLSA EKONOMİDE SORUN OLDUĞU KABUL EDİLİYOR' İYİ Parti Ankara Milletvekili Durmuş Yılmaz, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Durmuş Yılmaz, geçtiğimiz hafta açıklanan Orta Vadeli Program'ın  (OVP) içeriğini anımsatarak şunları söyledi: "Açıklanan programda, krizin varlığı açıkça kabul edilmese de, verilen rakamlar ekonomide ciddi bir sorun olduğunu itiraf ediyor. Sayın Erdoğan'ın Orta Vadeli Program'ın açıklanmasından bir gün önce 'Bizde kriz miriz yok, bunların hepsi manipülasyon' demiş olması krizin bizatihi kendisidir. Zaten damadı Sayın Albayrak da verdiği rakamlarla ülkede bir kriz olduğunu nihayet kabul etti. Ancak, gördük ki, hükümetin ekonomi konusundaki kibri ve sorumluluktan kaçma eğilimi maalesef devam ediyor. Açıklanan programda gördük ki, Hükümet krizin varlığını üstü kapalı şekilde kabul ediyor. Bunu nereden anlıyoruz? Büyüme tahminlerini düşürmelerinden, işsizlik ve enflasyon tahminlerini ise yükseltmelerinden. Cari açık ve kamu maliyesine ilişkin verdikleri rakamlar da ekonomide büyük bir yavaşlama olacağını gösteriyor. Açıklanan programın piyasalarda genelde olumlu karşılandığını gördük. Hatta iş dünyası ve piyasalardan bazı kişiler medyaya çıkıp ‘programı çok beğendik, tatmin olduk’ gibi söylemlerde bulundular. Ancak, bu kimseyi aldatmasın. Bunun iki sebebi var: Birincisi, ortaya konulan tahminler analistlerin beklentilerinden çok uzak değil. Hükümetin yine büyümeyi önceleyen, gerçeklerden kopuk bir program açıklamasından korkuluyordu. Böyle olsaydı büyük bir panik yaşanacaktı, bu çok şükür olmadı. İkincisi ise, ne yazık ki ülkede bir korku ikliminin hâkim olması. Aklı başında herkes bu geminin su aldığını görüyor ama sesini çıkartamıyor. Biz ise korkmuyoruz ve olan biteni gücümüz yettiğince halkımıza anlatıyoruz. Halkımızın gerçekleri bilmeye hakkı var. OVP'de sorunun kaynağı tespit edilmiş mi? Mevcut varsayımlar neler? Açıklanan programda, dil ucuyla da olsa ekonomide sorun olduğu kabul ediliyor. Buna karşın, krizin kaynağının ne olduğu ve bunun için ne yapılacağına dair hiçbir tespit yok." 'CUMHURİYET TARİHİNİN EN DERİN EKONOMİK KRİZLERİNDEN BİRİ' Durmuş Yılmaz, Türkiye7nin bir borç kriziyle karşı karşıya olduğunu savunarak Meclis çatısı altında bunun çözülebileceğini söyledi. Yılmaz şöyle devam etti: "Karşı karşıya olduğumuz kriz bir borç krizidir. Bunun temel kaynağı ise özel sektör firmalarının borçluluğudur. Yeni Ekonomi Programı'nda maalesef bu borç sorunundan hiç bahsedilmiyor. Borç krizinin faturası Türk milletine mi çıkartılacak? Hükümetin zımnen kabul ettiği ama henüz nasıl çözeceğini bilemediği bu borç krizinin büyük bir maliyeti olacak. Bu maliyeti kimin üstleneceği belli değil. Gerçi 15 Ağustos'ta yayınlanan Finansal Yeniden Yapılandırmaya ilişkin BDDK düzenlemesine bakılırsa maliyetin bankalar tarafından karşılanması ihtimal dâhilinde gözüküyor. Ama biz geçmiş tecrübelerden biliyoruz ki, bu gibi durumlarda genellikle maliyet devletin sırtında kalır. Burada halkımız açısından iki risk var: Borcu devlete yıkılacak olanlar sadece büyük holdingler ve hükümet yandaşları mı olacak? Yoksa borçlarını ödeyemeyen on binlerce KOBİ'miz ve milyonlarca vatandaşımız da devlet desteğinden faydalanabilecek mi? Devletin üstleneceği maliyet, halkımıza eşit bir şekilde mi dağıtılacak, yoksa yükün büyük kısmı düşük ve orta gelirli vatandaşlarımızın sırtına mı yüklenecek? Bize göre, eğer krizin faturası devlete kesilecekse, bu tüm toplumun desteğini alarak yapılmalı. Sadece büyük patronlar ve yandaşlar kurtarılmamalı. Borçlarını ödeyemeyen ve geçim sıkıntısı çeken vatandaşlarımız da kapsama alınmalı. Bunun için, İYİ Parti olarak seçim kampanyamızda vadettiğimiz “Türkiye Dayanışma Fonu mutlaka hayata geçirilmeli. Bunun için Meclis açılır açılmaz bir kanun teklifi vereceğiz. Umarız hükümet sadece para babalarını değil, sıradan vatandaşımızı da düşünür ve bu krizin maliyetini toplumumuza adil bir şekilde dağıtır. Bunun takipçisi olacağız. Ülkemiz Cumhuriyet tarihinin en derin ekonomik krizlerinden biri ile karşı karşıyadır. Bu milli bir meseledir. Ülkemizde hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı tesis edilmeden bu krizle başa çıkılamaz. Krizle başa çıkmanın en iyi yolu, milli bir mutabakat içinde, ülkede hukuku yeniden tesis etmek ve ekonomide işi ehline vermektir. Bu kriz damat Berat Bey'in altından kalkabileceği bir kriz değildir. Ülkemizin bu işleri bilen, tecrübe sahibi nice yetişmiş ekonomistleri, nice kıymetli bürokratları vardır. Gelin, bu milli meseleyi Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında ele alalım. Tüm partiler bir araya gelsin, istişare edelim, bir yol haritası belirleyelim. Bu Sayın Cumhurbaşkanına buradan çağrımızdır. Umarız bizi dinler."