KARADENİZ'de hamsi popülasyonu, köken olarak Batı Atlantik kıyı sularının bir yerlisi olan 'taraklı denizanası' türünün tehdidi altında. Karadeniz’de iklimsel ve ekolojik koşulların yanısıra çoğalarak, balık popülasyonunu olumsuz etkileyen tür nedeniyle hamsi avcılığı son yıllarda yüzde 40 dolayında geriledi. Karadeniz'de, 1 Eylül'de başlayan balık avı sezonunda balıkçılar ağlarını denizlere bırakmayı sürdürüyor. Bu yıl balık avcılığında bereketli bir sezon geçirmeyi bekleyen balıkçılar, umduğunu bulamıyor. Uzmanlar, deniz suyu sıcaklığı, kirlilik ve aşırı avcılık nedeniyle balık popülasyonlarında azalma olduğunu belirtiyor. Karadeniz, son yıllarda özellikle hamsi popülasyonu literatürde 'Mnemiopsis leidyi' ve 'ktenefor’ olarak bilinen 'taraklı denizanası' tehdidi altına girdi. Köken olarak Batı Atlantik kıyı sularının bir yerlisi olan canlı türü balık yumurta ve larvaları ile ortamdaki planktonu tüketerek doğal yaşama zarar verdiği belirlendi. Karadeniz’de çoğalarak balık popülasyonunu olumsuz etkileyen tür nedeniyle 600 bin ton seviyelerinde olan hamsi avcılığı son yıllarda 350-400 bin tonun altına düştü. 'DENİZ SUYU SICAKLIĞININ ARTMASI BAZI TÜRLERİ YOK ETTİ' Rize Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi (RTEÜ) Su Ürünleri Fakültesi Deniz Biyolojisi Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Bülent Verep, küresel ısınmanın etkilerinin hissedilmeye başlandığı Karadeniz'de yüzey sıcaklığının yaklaşık 0.3 derece arttığını belirterek balık stoklarının azalması, deniz suyu sıcaklığının artması ile birlikte bazı türlerin daha az yakalanması, bazı türlerin hiç görülmemesi gibi olaylarla karşı karşıya kalındığını açıkladı. Bu durumun sadece deniz suyu sıcaklığına bağlanamayacağını söyleyen Verep, "Çünkü balık stokları çok dinamik bir yapıya sahiptir. Stokları ortamlardaki birçok faktör etkiler. Suyun sıcaklığı elbette ki önemli faktör ancak yalnız su sıcaklığını burada etkili bir faktör olarak söyleyemeyiz. Özellikle deniz kirliliği son 20-30 yıl içerisinde önemli bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. Daha önceki yıllardan bugüne kadar etkisini hissetmiş olduğumuz aşırı ve yanlış avlama, plansız, programsız avcılıklarla balık stoklarının bugünkü durumuna geldiğini görüyoruz. Özellikle avlanan balıkların boylarındaki küçülme aşırı avcılığın yapıldığının önemli bir göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Balık stoklarında avlanabilir miktarların tespit edilmesinden sonra balıkçılarımıza belirli bir avlanabilir stok tavsiye edilmesi söz konusu olabilir. Bunun dışında yine çevre ve deniz kirliliği, denizlere bırakmış olduğumuz sıvı ve katı atıklar denizlerimizde oluşan deniz kirliliğinin ana faktörlerinden" dedi. 'TARAKLI DENİZ ANASI HAMSİ YUMURTA VE LARVALARINI TÜKETİYOR' Hamsi avcılığının geçmiş yıllara göre önemli düzeyde düştüğünü açıklayan Verep, "Hamsi avcılığında sadece deniz suyu sıcaklığı etkili bir faktör değildir. Birçok ekolojik faktörler söz konusudur. Karadeniz'de 1980'li yıllarda çok önemli bir ekolojik olaylar yaşanmıştır. Hamsi yumurta ve larvalarının tüketen Mnemiopsis leidyi olarak bilinen taraklı denizanası gibi bir faktör Karadeniz ekosistemine girmiş, daha sonra da düşmanları gelince de düzelmeye başlamış. Ancak hamsi avcılığında 600 bin ton seviyeleri bugün 350-400 bin tonlara kadar düştü. Karadeniz'deki iklimsel ve ekolojik koşullar böyle giderse hamsi avcılığının azalacağı bir gerçektir. Bizler neler yapabiliriz? Ekolojik koşulları zorlamamalıyız, denizlerimizi kirletmemeliyiz, deniz koşullarını yapabildiğimiz ölçüde korumalıyız. Aquakültür yoluyla üretebileceğimiz türlerin gelecekte insanoğlunun protein kaynağını desteklemesinde kullanılabileceğini söyleyebiliriz" diye konuştu. TARAKLI DENİZANASI Meroplanktonların da dahil olduğu yenebilir zooplanktonların, açık deniz balığı yumutalarının ve larvaların başlıca etçil avcılarından birisidir, bu yüzden balıkçılığın çökmesine sebep olur. Genelde taraklı deniz anası veya deniz cevizi olarak isimlendirilir. Güney ve Kuzey Amerika Atlantik sahili boyunca ılımandan subtropikale haliçlerin yerli türüdür. 1980'lerin başlarında gemilerin balast sularından Karadeniz'e yayılmıştır ve tüm ekosistem üzerinde yıkıma varan etkisi olmuştur. 20. yüzyılın son yirmi yılında Azov, Marmara, Ege Denizi'ne ve son olarak petrol tankerlerinin balast sularından Hazar Denizi'ne yayılmıştır. 10 santimetre uzunluğuna ulaşabilir, gövdesi yanlardan basıktır, stomedeumun yanından çıkan büyük loblar ve 4 derin çizgi türün belirgin karakterleridir. Rengi genel olarak saydam veya hafif yarı saydamdır. Nehir ağızları, deniz doğal ortamında yaşayan tür, kıyı doğal ortamı üzerindeki geniş bir alanda, geniş bir tuzluluk, sıcaklık ve su kalitesi aralığındaki koşullara karşı dayanıklıdır.