MİMAR Sinan'ın vasiyeti üzerine Muharrem ayının 10’uncu gününde Süleymaniye Camii’nin hemen yanındaki türbesinde okunan duaların ardından çevredeki vatandaşlara aşure dağıtıldı.
2007 ila 2010 yılları arasında Gürsoy Grup tarafından gerçekleştirilen Süleymaniye Camii’nin restorasyonunda Mimar Sinan’a ait vakfiye bulundu. Koca Sinan’ın vasiyeti üzerine her yıl Muharrem ayının 10’uncu gününde aşure dağıtan Gürsoy Vakfı, bu yıl 10’uncusunu gerçekleştirdi.
Mimar Sinan’ın türbesinde İstanbul Müftüsü Mehmet Emin Maşalı öncülüğünde okunan Kur'an-ı Kerim’in ardından protokol, caminin yanında aşure dağıtılan alana geçti. Gürsoy Vakfı tarafından düzenlenen etkinliğe Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan, İstanbul Vali Yardımcısı Cemalettin Özden, Fatih Belediye Başkanı Ergün Turan, Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, Ak Parti Fatih İlçe Başkanı Orhan Narin, Ak Parti Milletvekilleri Mustafa Ataç ve Mehmet Doğan Kubat, Gürsoy Grup Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Gürsoy, Gürsoy Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Turgut Gürsoy, Gürsoy Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Fatih Gürsoy ile çok sayıda vatandaş katıldı.
“ÖMRÜMÜZÜN SONUNA KADAR DEVAM ETMEK İSTİYORUZ”
10 yıldır devam eden gelenek hakkında bilgi veren Gürsoy Grup Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Gürsoy, “2007 ila 2010 yılları arasında Süleymaniye Camii’nin restorasyon projesini üstlendik. 3 yıl gibi çok kısa bir sürede tamamladık. O sırada restorasyonla ilgili araştırma yaparken caminin amel defterlerini, sarayın müneccimbaşını ve Mimar Sinan’ın vakfiyesini bulduk. Büyük usta, vakfiyesine ‘Muharrem ayının 10’unda yani aşure gününde, cami görevlileri benim hakkımda birer hatim okusunlar, sonra da etraftaki ahaliye ve çevredeki insanlara yemek ve aşure dağıtılsın’ diye not düşmüş. Biz de vakfiyedeki bu vasiyeti 2010 yılından beri Mimar Sinan’ın adına yerine getirmeye gayret ediyoruz. İnşallah bu gayretimiz ömrümüzün sonuna kadar büyük ustanın lehine gerçekleşir” dedi.
“BÖYLE BİR CAMİNİN YAPILMASI BAŞLI BAŞINA BİR MUCİZE”
Hasan Gürsoy, konuşmasını şöyle noktaladı:
“Restorasyon sırasında bulduğumuz kayıtlar bizi inanılmaz derecede etkiledi. Kubbedeki akustik, o akustiği sağlayan küpler, havalandırma sistemi, yüksekliği, kubbe çapı gibi; o günkü şartlarda böyle bir caminin yapılması başlı başına bir mucize. Bu kadar deprem ve yangına rağmen bugüne kadar en ufak bir hasarın gelmemesi de ayrı bir mucize. Biz bütün bunları restorasyon sırasında öğrenme fırsatı bulduk. Öğrenmenin dışında bizzat yaşayarak, imal ederek, tamir ederek bütün çalışan arkadaşlarımızla birlikte meleke kazandık. Ve bunu da Ortaköy ve Çamlıca camilerinde, Mekke’deki, Kabe’deki Osmanlı revaklarında serpe serpe kullandık. Hayata geçirmek için daha da elimizin altında Sinan’la ilgili bir sürü obje var.”