Türk Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski, “Tüketimi ve yatırımları canlandırmak için öncelikle güven tesis edilmesi gerek” dedi. İstanbul Finans Zirvesi’nin, “Finansal Metamorfoz ve Geleceğe Dönüş” temalı 19. yılının açılış konuşmacılarından Kaslowski, ekonominin ekonomik nedenlere çok da bağlı olmayan bir diplomasi sorunu nedeniyle geçen yıl "son derece zorlu bir sınavdan" geçtiğini ve normal koşullar altında böyle bir olayın bir ekonomik krize ya da küçülmeye neden olmaması gerekirken, bazı kırılganlıklar nedeniyle önemli zorluklar yaşandığını söyledi ve şunları söyledi: “Bu kriz bir yandan ekonomimizin aslında düşünüldüğünden çok daha dayanıklı olduğunu da tüm dünyaya gösterdi. Diğer yandan da, bize kendi eksiklerimizi ve zayıflıklarımızı görme vesilesi yarattı. “Küresel krizden bu yana dünyada oluşan bol ve ucuz finansman döneminde ülkemiz yüksek büyüme iştahı ile yatırımlara hız verdi. “İçeride düşük seyreden faiz ve dışarıda değişen koşullara zamanında ayak uyduramama, sonuçta hem enflasyonun, hem de faizlerin artmasına neden oldu. Türk Lirası önemli ölçüde değer kaybetti. Özkaynak yerine sürekli krediyle büyüyen, kur riskini iyi yönetemeyen şirketler için zorluklar başladı. Reel sektördeki zorluklar elbette bankacılık sektörüne de yansıdı. “Bugün geldiğimiz noktada hikayeyi nereden ele alırsanız alın, finans dünyasının, reel sektörün ve politika yapıcıların çıkarmaları gereken dersler var. Herkes bir başkasının günahını daha kolay görür, kendininkini daha zor.” Kaslowski daha istikrarlı bir ekonomi için geliştirilmesi gereken üç alan olarak, lira finansman imkanlarını genişletme, finansman kaynaklarını çeşitlendirme ve güçlü kurumlara sahip olmayı saydı. Dijitalleşmenin gelişme hızı karşısında çok daha dinamik ve yeniliklere açık bir bakış açısına olan ihtiyaca işaret eden Kaslowski, ”Dijital dünyada geç kalmak demek kaybetmek demek. Veri güvenliğinin nasıl sağlanması gerektiği her yerde tartışılıyor, ancak bu tartışmalar yapılırken sektörün gelişimi yavaşlatmamalıyız. Bizim sektörün gelişimini engelleyecek düzenlemelerden kaçınmamız burada son derece kritik” dedi. Geçen hafta açıklanman Yeni Ekonomi Programı’na değinen Kaslowski ortaya konan programın iddialı hedefleri olduğunu düşündüğünü söyledi ve ekledi: “Önümüzdeki yıl için iç talep çekişli bir büyüme öngörülmüş. Sonraki yıllarda ise teşvik ve politikalar ile Türkiye’yi cari dengeye oturtan, yani dış açığını sıfırlayan bir senaryo çizilmiş. Öncelikle sanayi odaklı, verimliliği artırmak suretiyle rekabet gücümüzü artıracak bir programa mutlaka ihtiyacımız olduğunu belirtmek isterim. Zira, ancak verimlilik temelli bir büyüme finansal istikrarı tehlikeye atmadan sürdürülebilir. “Bilineceği üzere verimlilik, nitelikli eğitim, yüksek teknoloji ve girişimcilik olgularının bir arada bulunduğu ortamlarda gerçekleşebilir. Bu durumda uygulanacak programın ne pahasına olursa olsun ithal ikamesini değil, verimliliği ön planda tutması esastır. “Korumacılığın zaten tehlikeli bir şekilde yükseldiği günümüzde, Türkiye’nin de böyle bir yola girdiği izlenimi vermesi kimsenin yararına olmaz. “Hem aynı yöntemlerin bizim ihracatçımıza uygulanmasına, hem de yatırımcıların ilgisinin AB içerisindeki başka lokasyonlara kaymasına neden oluruz. Aynı çerçevede, sektörel ve bölgesel teşvik mekanizmaları rekabeti artırıcı olarak tasarlanmalı ve mutlaka etki analizleri yapılmalıdır. “Tüm iş ve yatırım ortamı düzenlemeleri başta iş dünyası olmak üzere tüm paydaşlar ile şeffaf ve etkili bir diyalog ile geliştirilmelidir. “Bu kapsamda Yeni Ekonomi Programı’nın uygulama planlarının oluşturulmasında ve uygulama aşamalarında tüm unsurlarımız ile katkı vermeye hazır olduğumuzu tekrar belirtmek isterim.“ (Fotoğraflı)