Sayın Başbakan; “Banyas katliamında ölen o bebekleri gördün de ey T.C. Başbakanı; ne yaptın?” diye Allah bana soracak diyor. Tabi bu Erdoğan ile Allah’ı arasındaki samimiyete bağlı. Artık nasıl konuşacaklarını Başbakanın dediği kadar bilebiliyoruz.
Sadece bebeklerin değil, çocukların da büyüklerin de ölmesi-öldürülmesi, adı ne olursa olsun asla onaylanamaz. Her normal insan böyle bir duruma tepki gösterip lanetlemelidir.
İşte “zorunluluk olmadıkça savaş bir cinayettir” sözünün önemi de ortaya çıkıyor. Terörün dini-imanı, siyaseti-tarafı olamayacağı, asla desteklenmemesi gerektiği de açıktır.
Suriye’de bir iç savaş vardır. Bu durum, bağımsız bir ülke olan Suriye’nin iç sorunudur. Dünyadaki mevcut uygulamalara göre ülkelerin başka bir ülkenin iç işlerine karışması, örneğin lojistik destek vermesi doğru değildir.
Rejime muhalif olduklarını söyleyen ve ÖSO (Özgür Suriye Ordusu) adı altında örgütlenen bazı örgütler Esad’ı yıkmak için savaşırken, Muhaberat örgütü ve Esad yanlıları da bunlarla savaşmaktadır.
İsyancılardan Ömer El Faruk Tugayının lideri Abu Sakar denen kişinin, insan olanların midelerinin bulanmadan izleyemeyeceği bir videosu internette dolaşmaktadır. Bu insan denemeyecek mahlûk, öldürdüğü ve Esad yanlısı olduğunu söylediği bir kişiyi bıçakla doğrayarak, bir kasap gibi ciğerini çıkararak kameralar önünde yemektedir!
Yine aynı kişi başka bir videosunda tüm Şii ve Alevileri böyle öldürüp kalplerini söküp yiyeceklerini de söylemektedir.
Bu iki durum zaten insanlık suçudur. Ama aynı zamanda savaş hukukuna da sığmaz. Onun bile insani kuralları vardır.
Bunun peşinden ısrarla Esad yanlılarının yaptığı söylenen, ama hiç de inandırıcı olmayan, siyasi bir malzeme olarak kullanılacağı anlaşılan büyük bir patlama ile Reyhanlı’da sayısı bile net açıklanamayan, yayın yasağı ile bilgileri karartılan üzücü olayda en az 50 vatandaşımız; 50 insan öldürülmüştür!
Başbakanın muhalefet lideri Kılıçdaroğlu’na sık sık “sen eli kanlı bir katille yan yanasın, onu destekliyorsun” diyerek kendince onu aşağılamaya ve suçlamaya, yandaşlarının gazını almaya çalıştığını da sıklıkla görüyoruz.
Buraya kadar anlatılanlardan ortaya çıkan durum şöyle özetlenebilir: Başbakan’ın Hikmetyar’ın dizinin dibindeki resimleri, Darfur’da insanlığa karşı suç ve savaş suçu işlemekten kırmızı bültenle aranan, halkına katliam yapan Sudan Devlet Başkanı Ömer El Beşir’i ülkemizde resmi Devlet töreniyle ağırlaması, Yine dünyaca terörist bilinen ve aranan El Kadı’ya kefil olması, En son düne kadar bebek katili Apo ve PKK teröristleri ile onların resmi sözcüsü olan BDP ile önceleri gizli gizli, şimdi ise açık açık görüşerek ülkeyi bölmeye ve ortak bir anayasa yazmaya kadar birlikte hareket etmesi; Başbakanın teröristlere bakışını göstermektedir.
Bu bakış “benim teröristim iyidir, Müslüman’dan terörist olmaz” mantığıdır. Bu mantık ise ne hukuki, ne de insani olamaz. Ancak ilkel ve siyasi olabilir.
Suriye’deki iç savaşa taraf olmak, ÖSO ve yamyam teröristleri savunabilmek, bunun karşıtı olarak ölen bebeklere acımak nasıl bir insani duygu ve ruh halidir?
Suriye’de ölen de, öldürülen de aynı ülkenin insanlarıdır. Bunlardan bir kısmına acımak, diğer kısmına da “oh olsun” demek nasıl bir tepkidir?
Reyhanlı’da olanları görmezden gelmek, ölen vatandaşlar üzerinden bile Esad’a ve ülkemiz muhalefetine saldırmaya çalışmak nasıl bir sabit fikirliliktir?
Suriye eğer sınırımızı geçerek ülkemize saldırdı ise bu tartışmasız bir savaş nedenidir. O zaman Esad daha kendi iç savaşını çözememişken hangi mantıkla durup dururken bize savaş açacaktır?
Evet; Allah adama sorar; “senin teröristin insan öldürmüyor mu? Öldürmekle kalmayıp bir de ciğerini söküp yemiyor mu? Sen bunlar için ne yaptın?” diye!
Önemli olan buna yanıt verebilmektir!