-Camide içki içtileredep dışı işler yaptılar - Camiye ayakkabı ile girdiler - Başörtülü akrabama saldırdılar - Başörtülü kız kardeşlerimizi taciz ettiler.”  

 

Gezi Olayları başladığından beri ısrarla bu yalanları bıkmadan usanmadan her gün, her dakika, her ortamda söylüyorsun. Yandaş basının da senin ağzından çıkanı ayet kabul edip her gün yazıyor. Artık insanın isyan edesi geliyor; Yeter be! İnsaf be! 

 

Bu olayların olduğu cami imamını saatlerce sorgulattın; ama adam ben Müslüman bir insanım, yalan söyleyemem, böyle bir şey olmadı dedi; inanmadınız! Ya da inadınız ama yandaşlarınıza imamın yalan söylediğini aşılamaya çalışıyorsunuz. Adamı linç ettiniz. Helal olsun; dürüst adammış, sözünün ardında durdu. İnsaf be! 

 

Elimde kasetler belgeler var diyorsun! Olayların üzerinden neredeyse 2 ay geçecek; nerede kasetler, görüntüler? Yok, zaten olamayacak ta, zira doğru söylemiyorsun. Eğer elinde onlarca değil bir tek, evet, sadece bir tek belge, görüntü, tanık olsa o yandaş basınında bunu davul zurnayla ilan etmez miydin? İftira yasalara göre suç; onu geçtik, dinen de günah değil mi? İnsaf be! 

 

Peki, bu insanlar bu camiye niçin doldular? Turistik gezi için mi? Neden hiç olayın bu tarafını hiç anlatmıyorsun? Dışarıda tüm demokrasilerde sorunsuzca yapılacak bir protesto eylemini “benim” dediğin polislerinle orantısız şiddetle engellediniz. İnsanları yaraladınız, öldürdünüz. Gazdan, zehirli sudan, coptan kaçabilenler en son Allah’ın evine sığındılar. Orası senin babanın çiftliği mi? Camiler Allah’ın evi değil mi? Sıkıntıya düşen kulları da camiye sığındılar. Yaralılara hastane görevi yaptı o cami. Sizin dediğiniz hiçbir ahlaksızlık olmadığı gibi dayanışmanın en güzel örneği verildi burada. İnsaf be! 

 

Halen her akşam her kanalda utanmadan sıkılmadan aynı yalanları söylemeyi sürdürüyorsunEn çok üzüldüğüm, yıkıldığım konu dabu yalanlara siyaset üstü olması gereken, dinimizin en büyük resmi temsilcisi Diyanet İşleri Başkanı da alet oldu; yazık be! 

 

Benim başörtülü kız kardeşlerime saldırdılar, 6 aylık bebeği ölümden döndü, üzerine işediler diyorsun! Yeter be, insaf be! O olayın olduğu yer bir vapur iskelesi ve günde on binlerce kişi o iskeleden geçiyor. Her yan güvenlik kamerası, polis ve güvenlik dolu. Utanmadan belinden yukarısı çıplak, başlarında renkli bantlar olduğunu söylediğin, yani sakar öküz gibi sürü içinde hemen fark edilecek 50-100 kişinin birden, hem bebeğine hem annesine saldırdığını söyleyebiliyorsun! İnsaf be! Bir tek kare resim, bir tek kamera kaydı ve bir tek tanık yok! Hangi vicdan sahibi bu yalana inanır? Ama sen söylemeyi sürdürdüğüne ve yandaş basının yazdığına göre inananların var demek! Yazık be! 

 

Demokratik gösteri haklarını kullanmak isteyenlerin üzerine “benim” dediğin, maaşla ikramiye verdiğin, orantısız güç kullanmaya adeta teşvik ettiğin polislerini gönderdin. Bunlar elinde karanfil, başında gaz maskesi, gözlük ve ya kask olan göstericileri; hatta garibim bir bayrak satıcısını bile toplayıp gözaltına aldılar. Şimdi bunlara uygun bir “çete” suçu aranıyor! Bu konuda ne kadar “yetenekli” olduğunu zaten dünya alem öğrendi! İnsaf be! 

 

Bunun yanında elinde çivili sopa, demir çubuk, pala, molotof, tabanca olup polislerinin neredeyse korumasında göstericilere saldıranları, yaralayanları, öldürenleri ise sırtını sıvazlayıp serbest bıraktınız; bazıları yurt dışına bile çıktı. Hatta “kendi kendilerini öldürüp suçu polisime atıyor” diyenleriniz bile oldu! insaf be! 

 

Anayasal ve demokratik bir hak olan, şiddete başvurulmadan yapılan protesto eylemlerine “kan” karıştırmak için elinden geleni yaptırdın. Orantısız güç kullandın, yasak olmasına rağmen tonlarca biber gazı, ne olduğu belirsiz kimyasal sıvılar kullandın. Yetmedi, aralara kışkırtıcılarını sokup halkı çivili sopalarla, palalarla, tabancalarla kovalattın, yaralanan ve ölenler oldu sayende! Büyük bir pişkinlikle suçu yine eylemcilere yükledin! İnsaf be! 

 

Ama bunun yanında bu ülkenin şehit kanlarıyla ıslanmış bir köşesinde Mecliste de birlikte anlaşmalar ve işbirliği mi desem, açılım ortaklığı mı desem yaptığın bir gurup, ellerinde bayrak dedikleri paçavralarla, baş teröristlerinin resimleriyle, özel giysili PKK’lı “güvenlik görevlileriyle(!)” yürüyüşler yapıyor, yollar kesiyor, trafik kontrolleri yapıyor! En son bu ülkenin kutsal topraklarında “şehitlik(!)”  bile açtılar! Yeter be, insaf be!  

Ama sende çıt yok! Bunların yaptıkları yasal; Gezi Parkında ülkeyi bölünme ve yıkıma götürdüğünü görüp “hükümet istifa” diyenlerin yaptıkları da suç; öyle mi? İnsaf be! İşte senin “ileri demokrasin”! 

 

Bu ne biçim vicdandır, bu ne biçim dindarlıktır? Vicdanı ve inancı olan, Allah korkusu olanlara soruyorum: Bilerek, kasten, isteyerek birilerini kötülemek, zarar vermek için, halkı kışkırtmak, yalan söylemek doğru mudur?  

 

Bunu uluslararası hukuka sorun desem zaten hukuku katlettiniz, geride bir şey kalmadı. “Şimdi her yer Silivri” 

O zaman bunu bir de  ulemaya sorun bakalım.  

Gerçek dindar ile dinciler belli olsun!