Bizler bunu hak etmiyoruz, bizler bu kadar acıya bu kadar zalimliğe zulme alışkın değiliz,alışkın olmamalıyız.
Bu ülkenin aydınları, solcuları, okumuş insanları gerici yobaz yoz düşüncelerin parçalanan pis bedenlerinden fırlayan kurşun bilyeler ve şarapnel parçalarıyla parçalanmayı hak etmiyor.
Bu ülkenin çocuklarının parçalanmış uzuvları ağaç dallarından toplanmayı hak etmiyor.
Her bir ağacın dalında el parçaları, kollar, gözler, kafa tasının yarsının asılı olduğu dallardan toplanmayı hak etmiyor.
Ne oldu da bu duruma geldik, ne oldu da birer birer ölümlerden yüzer yüzer ölümlere adım attık.
İleri demokrasi dedikleri bu mudur yüzer yüzer ölmek midir?
Kim bu ülkenin aydınlarına,solcularına sosyalistlerine ihanet etti?
Kim bu ülkenin gençlerinin kolunu bacağını kopartmak için gerici yobaz yoz düşünceleri onlara düşman etti?
Kim onlara solcu sosyalist, komünist öldürdüğünde cennete gideceksin dedi?
Bu ülkenin gençleri ekim ayının yağmurlu günlerinde barış, kardeşlik, beraber yaşayalım diye haykırmak isterken şarapnel parçalarını kimler ağızlarına tıkayıp bedenlerini parçaladı?
Bu ülkede barışın, kardeşliğin, eşitliğin, özgür yaşamın, eşitlikçi ortak paylaşımcı bölüşümcü taleplere kim düşman ise yüze yakın insanımızın katilleri onlardır.
Katil IŞİD diyerek bu işin içinden hiç kimse çıkamaz.
Suruç'ta bedeni parçalanmış zavallı cahil bir gencin 33 gencin katili olarak ilan edip bu işten kurtulacaklarını sananlar tarihi okumalıdırlar.
İnsanlık suçunun zaman aşımı yoktur.
Hitler faşizminin eli kanlı ortakları otuz-kırk yıl sonra gizlendikleri pislik yuvalarından yakalandılar ve yargılandılar.
Bu katliamı yapan akıl hastası meczup iki kişinin üstüne yıkıp bu işten kurtulurum ve kameralar karşısında da sırıtıp keyfime bakarım diyenler tarih okumaya başlasalar iyi olur.
Yüze yakın insanın katilleri Suruç'un Reyhanlı'nın, Diyarbakır'ın,Güngören'in katilleri bir gün mutlaka yargılanacaklardır.
Onların vicdanları, utanmaları, arlanmalarının olmadığını, acımalarının olmadığını aklı başında olan herkes iyi biliyor.
Aklı başında olan insanlar ''Katil kim'' çok iyi biliyor elbet bir gün eli kanlı katiller o gün gelecek hesap vereceklerdir.
Ayrıca bu ülkede elli yıldır solcular, aydınlar, sendikacılar, yazarlar, gençler, aleviler, Kürtler onar yüzer katledilirken, bu ülkenin dindarım Müslümanım diyen ve ''Yaradılanı severim yaradandan dolayı'' diyen büyük çoğunluğun gıgıkının çıkmaması insanı derin düşüncelere sürüklüyor.
Anadolu Müslümanlığı vicdan sahibidir Allah sevgisiyle insan sevgisiyle doludur
Tıpkı Irak'ın, Pakistan'ın, Afganistan'ın Müslümanlarına benzedik,vicdanımızı allah sevgimiziş kaybettik.
O ülkelerde canlı bombalar hemen yanlarında bir sürü insanı katlederken o insanlar kanın sınırında kebap yemeye devam edebilmektedir.
Televizyonlara bakıyorum, parçalanmış bedenler ağaç dallarından toplandığı saatte dindarım muhfazakarım, Allahtan korkarım şiarıyla yayın yapan bir televizyon kanalında sanatçı bozuntusu tipler kakari kikiri dedikodu yapmaya devam ediyorlardı.
Yüzlerinde rolde olsa en ufacık bir üzüntü belirtisi taşımıyorlardı.
Kim ne derse desin,artık bu ülkenin acıları da kamplaşmış bölünmüş görünüyor.
Solcu, alevi, sosyalist öldüğünde, paramparça olduğunda diğer kamptakiler ''oh olsun'' çekerek tatlı hayatlarına devam edebilmektedir.
Alanda bulunan arkadaşlarımla görüştüm onların anlattıklarını dinledim.
Televizyonlarda anlatılan hayatların nasıl söndüğünü izleyipte bir damla göz yaşı dökmemiş bir kişi varsa o kişi alçaktır o kişi insan değildir.
Hayvan demeyeceğim çünkü hayvanların da acıma duyguları olduğunu göz yaşları olduğunu biliyorum.
Gerçekten bu ülke bu hale gelmişse eli kanlı katiller aramızdadır ve her gün bizim karşımızdadır bizimle birlikte insan kılığında dolaşmaktadırlar.
Bunlar bir gün halka adalete hesap verdiklerinde yüzlerce gencin, askerin, polisin, solcunun eli kanlı katilleri bağımsız mahkemelerde hesap verdiklerin de, o gün aydınların, ezilenlerin, solcuların Alevilerin, Kürtlerin yani her gün vücutları parçalananların bayramı olacaktır.
O bayramın tarihini bilemiyorum ama umutla yaşamanın erdem olduğunu umudun yaşamanın göz suyu olduğunu iyi biliyorum.
O bayramın geleceği günleri umutla bekleyerek ve yaşam sevincinin o günkü bayram günü olduğuna inanarak inadına barış için yaşamaya devam edeceğiz.
Paramparça edilen bu güzel insanlar ekim ayında bereket ayında taze bir tohum gibi toprağa düşmüştür ve önümüzdeki yıllarda tıpkı yemyeşil ekinler gibi onların anıları aydınların solcuların sosyalistlerin umudu olarak yeşermeye devam edecektir.