Güneydoğu illerinde süregiden çatışmaları televizyonlardan sadece izliyoruz.
Çünkü izlemenin ötesinde yapabilecek bir şey yok.
Gönül istiyorki, milyonlarca insan sokaklara insin ve terörü ve masum insanların ölümünü protesto etsin.
Maalesef böyle bir kültür bu ülkede hiç oluşmadı gelişmedi.
Benim anlamadığım şu.
PKK terör örgütü en az otuz yıldır dağlar da tutunarak Türk Silahlı Kuvetleri'nin topuna, tüfeğine, uçağına karşı hafif silahlarla direnişini sürdürdü.
Her saldırıda bir taşın altına, bir mağraya veya mekan değiştirerek canını kurtardı.
Bu durum devam ederken de hafif silahlarıyla vur-kaç eylemleriyle sesini duyurmaya devam etti.
Zaman zaman da köy bastı yerleşim alanlarında eylemler yaptı.
Bu tür eylemin şekli gerilla eylem biçimiydi ve ayrılıkçı terör örgütleri dünyanın her yerinde bu şekilde varlığını sürdürdü.PKK da bunu yaptı.
Oysa haziran 2015 ten bu yana bambaşka bir tavır gelişti ve şehir savaşları başladı.
Şehirlerde hendekler kazılıyor,tünellerle mahalleler arasında geçişler yapılıyor, hafif silahların yanı sıra roketler kullanılıyor.
Türkiye Cumhuriyeti ordusuna karşı şehir savaşlarında başarılı olmayı hedefliyorlar.
Oysa PKK' nın yöneticileri birazcık kafa yorsa ve deseki, ''Biz ne yapıyoruz?''
Dünyanın en güçlü ordularından birisi kabul edilen Türkiye Cumhuriyeti ordusuyla karşı karşıya gelmek çok açık bir intihardır.
Bu gün tanklarıyla, ağır toplarıyla, hava kuvvetleriyle şehir savaşında PKK' nın kaybedeceğini herkes kabul eder.
Nihayet dört ay sonunda PKK şehirlerde kaybetmiştir.
PKK militanları koskoca bir oduyla baş edemeyeceğini biliyor olmasına rağmen bile bile en az iki bin kişiyi ölüme neden göndermiştir.
Ban göre yanılmışlardır ve yanılgı nedenleri de HDP olmuştur.
HDP 'nin şehirlerde aldığı %90' a yakın oyu, PKK' nın oyudur kabul ederek silahlı devrim ve özerk Kürdistan kurmanın hayalini kurmuşlardır.
Oysa HDP'ye verilen büyük destek Türkiye sınırları içinde demokratik bir ülkede Kürtlerin demokratik taleplerinin karşılanacağı vadiyle oy verilmiştir.
Bu oyun karşılığı ''Gelin şehirleri mahvedin yok edin'' daveti olmadığını son dört ay göstermiştir.
Kürt halkı güneydoğu şehirlerinde silahlı mücadelenin destekçisi yandaşı olmamıştır.
Ayrıca böyle bir kalkışma sonucu güneydoğu illeri yerle bir olmuş, evler, işyerleri ağır silahların hedefi haline gelmiş harap olmuştur.
Orada bu şehirlerin imar edilmesi tekrar yaşamın eski haline gelmesi kaynak hemen bulunursa en az üç dört yıl sürecektir.
PKK ve HDP mutlaka demokrasi içinde halkın iradesiyle ve özgürlükler içinde çözümlerde yer almalıdır.
Güneydoğu da Kürtlerin demokratik talepleri ve insan hakları istekleri silahlı mücadeleyle olmayacağını bu süreç onlara anlatmış olmalıdır.
Çatışma alanı olan illeri, ''Kobani olacak'' hayalleriyle karıştıran örgütün üst akıl abileriyle yeniden durum değerlendirmesi yapmalarında fayda var diye düşünüyorum.
Silahlı çatışmanın ve PKK kalkışmasının halk desteği olmamıştır.
HDP' nin cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasından itibaren beraberce yaşamı savunarak, bölünmeden, parçalanmadan kardeşçe yaşam isteği halkın desteğini bulmuştur.
Yüz binlerce insan güneydoğu da mağdur edilmiştir ve yüzlerce insan can vermiştir.
Kim ne derse desin PKK beşbin on bin sayısı ne ise Türkiye Cumhuriyetinin yediyüz bin kişilik ordusuyla baş etmesi mümkün değildir.
Çözüm tekrar demokrasidir ve HDP'nin en başa dönerek teröre ve silahlara karşı tavrını koyarak demokrasi içindeki çözüm önerileri olan haziran 2015 seçim kampanyasın da söylediklerine geri dönmelidir.
PKK terör örgütü de bu yolun sonuç alınabilecek bir yol olmadığını 1979 yılından bu yana hala öğrenemediyse bundan sonra da öğrenebileceğini sanmıyorum.
Bu ülke daha yıllar boyunca bu acıları yaşamaya devam edecektir.
Birileri de kandan, göz yaşından ve silah ticaretinden ticaret yapmaya makam mevki edinmeye devam edecektir.
Bağdat, Şam,Ankara...Türkiye'nin bu günlere gelmesinde ve masum insanların ölümlerinde kimin ve kimlerin katkısı varsa hepsi kahrolsun.