İşte tam da bize göre bir iş.
Mimarlar odası Ankara şubesi on yıl içinde Melih Gökçek uygulamalarıyla ilgili dört yüze yakın suç duyurusunda bulunmuş ve parsel parsel satışları ihbar etmiş.
Buna rağmen Meelih Gökçek hakkında güya bağımsız kabul edilen Türkiye mahkemeleri hiç bir şey yapmamıştır,yapamamıştır.
Bu gün Bülent Arınç ''Parsel parsel sattı'' dediğinde kamu oyu ''Aaaa öyle mi olmuş'' derken sivil toplum örgütleri ve meslek odaları on yıldır ''Hırsız var kamu malları çalınıyor'' dediği halde Ankara da M.Gökçek sürekli seçim kazanmış kazandırılmıştır.
Yani bu olay yeni değildir söyleyen ortaklardan birisi olunca ses getirmiştir.
Bu durun Türkiye'nin bütün büyük küçük kentlerinde aynıdır.
Soygun her yerde kamu arazileri üzerinden ve özel sektörün ranta dönük palan tadilleri üzerinden devam etmektedir.
Yasaların maddelerine girmeden neden böyle oldu kısaca anlatmak isterim.
Bir kere bu olayın yani soygunun en büyük nedeni belediye meclisleridir.
Çapsız, bilgisiz ve gözünü para hırsı bürümüş insanlar belediye meclislerinden imar komisyonlarına girerek, ülkenin talan edilmesine çanak tutmuşlardır.
Bu günkü sistemde belediye meclislerinin plan yapma yetkisi ellerinden alınmalıdır.
Ayrıca son çıkan yasalarla şehirlerin nazım imar planlarına bakılmaksızın TOKi ve bakanlıklara ve başbakana plan yapma yetkisi verilmiştir.
Bunun nedeni ise palan tadillerini yapan belediye meclislerinde oluşan bazı muhalif yapıların hukuki yolları kullanmak istemesini önlemek ve rantın daha çok insanla paylaşılmasının önüne geçmek içindir.
Rantın tekelden paylaşılmasının yolu açılmıştır.
Bundan dolayı, bu gün herhangi bir bakan İstanbul üzerinde uçtuğunda nerede boş bir alan görürse oraya plan yapalım Ahmet'e, Mehmet'e, Hüseyin'e peşkeş çekelim diyebilmektedir.
Bu durum başbakanlığa bağlı TOKİ için de geçerlidir.
Bu gün dünyanın büyük projelerinden birisi olan üçüncü İstanbul hava alanı ÇED raporu alınmadan başlanmıştır.
Başken t Ankara da devletin en tepesinin oturduğu ve saygın bir yeri olması gereken Aksaray yani Cumhurbaşkanlığı köşkü kaçaktır ve mahkeme kararıyla kaçak olduğu tescil edilmiştir.
Yani Cumhurbaşkanı kaçak sarayda oturabiliyorsa, vatandaş cemaatin bir parçasıdır ve o da en tepeye bakarak malum işi yapacaktır.
Bunlardan dolayı, bu gün ülkede kaçağı, köçeği, rantı, üç kağıdı, talanı, vurgunu, soygunu önlemek mümkün değildir.
Çünkü son on yılda çıkan imarla ilgili yasalar talanın soygunun kolay yapılması için çıkarılmıştır.
Bu gün Türkiye ekonomisi buradan doğan rant üzerinde durmaktadır.
Melih Gökçek ve diğer belediye başkanları soygun için çıkarılan yasalara dayanarak soygunu legal yollardan yapmışlardır.
Yani minare çalınmıştır ama kılıfı da yasalar olmuştur.
İddia ediyorum Melih Gökçek mahkemeye çıktığında ve yargılandığında her şeyi yasalar doğrultusunda yaptığını ispatlayacaktır ve aklanacaktır.
Bundan dolayı sürekli yüzü gülmektedir, soyuyla sopuyla zengin olmanın suç olmadığını kendisi de en tepesinde olanlarda iyi bilmektedir.
Bu gün klasik söylem şudur ''Kardeşim ben hırsızlıkla suçlandım ve mahkemede aklandım.''
Yani mahkemede aklanmak bu gün için yeterlidir ve soygun yapanlar mahkemede aklanabilmeleri için yasalar çıkarmışlardır.Cinayeti işleyen polis kendisini aramaktadır.
İsterseniz biraz da geriye doğru bakalım.
Turgut Özal'ın oğlu kızı ve çevresi hakkında yapılan suçlamalar neydi?
Tıpkı bu gün olduğu gibi yolsuzluk iddiaları ve zenginliklerinin kaynağının belli olmayışıydı.
Turgut Özal öldü gitti çocukları bu gün ne iş yapıyor ve ne kadar servetleri var soran merak eden var mı?
Hayır.
O halde bu günkülerin çocukları da yarın aynen Zeynep ,Ahmet , Efe,Canan,Türkan,Metin gibi krallar gibi yaşayacaklar servetleri oğullardan kızlardan torunlara geçecek ve soygun devam edecektir.
Bundan dolayı kafayı takmaya gerek yok, bu düzen soygun düzenidir ve mevcut partilerin hiç birisi ''Ben soygun düzenine karşıyım, bu düzeni yıkacağım'' diyemez.
Sebebi ise o partileri yönetenlerin büyük çoğunluğu da soygun düzenin pisliklerinin içinde siyaset yapmaktadırlar ve bir çoğu bu pisliğin suç ortaklarıdır.
Peki tespit yaptık ağladık sızladık da çözüm ne?
Çözüm bu düzen değişmelidir,soygun düzenini ayakta tutan bütün yasalar değişmelidir.
Şehirlerin talan edilmesini önlemek için plan yapma yetkisi ilçe ve büyükşehir meclislerinden,bakandan TOKİ' den başbakandan alınmalıdır.
İmar komisyonları kapatılmalıdır.
Plan yapma yetkisi akademisyenlerden, sivil toplum örgütlerinden ,mimarlar odası, şehir plancıları odası,inşaat mühendisleri odası ve hangi mahallede plan tadili varsa o mahallenin kent temsilcilerinin katıldığı kurullardan oluşan bir yapı plan tadilleri önerilerini görüşmeli ve karara bağlamalıdır
Bu yapılmadığı takdirde yakında boğaz köprülerinin üzerinde bile inşaat yapılırsa hiç şaşırmam.