Yine ayrılık!
Elde kalan bir kucak dolusu yaşanmışlık ve bir kucak dolusu yaşanmışlığın kalpte bıraktığı bıçak kesiğinden daha beter kalp yarasının acısı. Niye sevdim ki onu? Neden bağlandım ki bu kadar? O deli gibi alev yanan kömür karası gözlerine kaptırdım kendimi değil mi? Her rüzgâr esişinde dalgalanan uzun siyah saçlarının büyüsünde avundum çoğu zaman değil mi? Ozanın dediği gibi ok gibi dikine bakan kirpikleri vurdu beni ben dalgalanırken yalnızlığın denizinde. Gülüşü mü yakalamıştı yoksa beni gafil bir anımda? Nerden bilebilirim ki? Aşk nerden başlar, nasıl başlar kim bilebilir ki? Bazen bir bakış bizi mecnun eder bazen bir söz bizi divane eder. Erkek adamın belki de en büyük imtihanıdır kadın. Bir erkeğin en büyük belasıdır aşk. Kadına gelince bana boşuna havalı, afili laflar söylemeyin. Ben hiçbir yerde aşkından yanıp kül olan kadın duymadım. Fedakârlık yapanını duydum ama aşkından öleni hiç duymadım.
Şimdi telefonunu bile açmıyor. Her sabah belki süslü püslü olmasa da, nazenin bir edayla gönderilen günaydın mesajlarından bile bir ses yok şimdi. Kendi ellerimle yaktığım aşk ateşinin içinde kendi ellerimi yakıyorum şimdi. Istırabın biri bin para. Ne tarafa dönsem onu hatırlıyorum. Üstünü silemiyorum, unutamıyorum. Zaten aşk dediğin yaşanmışlıklar değil midir? Zaten aşk acısı dediğin unutamamak değil midir? Aşk bir anda olmaz? Aşk sarhoşluk halidir. İlk yudum biraz çarpar, acıtır belki ama sarhoş etmez. Yaşamak aşk zehrini içmektir. Aşk zehri içmek aşka sarhoş olmaktır. Ayrılık ise bağımlı bir kalbi artık zehirsiz bırakmaktır. Öyle sızlar ki kalbin, sanki kıyametler doğuyor gibi hissedersin içinde. Her nesnenin bir anlamı vardır artık. Yattığın yatak kabir, baş koyduğun yastık gözyaşlarına mendil, üstüne örttüğün yorgan o mahzun halini saklamak için kullandığın örtü olur. Her lokma zehir, her damla acı, her gülüş alay, her teselli bir geçiştirme gibi gelir sana. Ayrılık terk edeni rahatlatır ama terk edileni azaptan bir hapsin içine atar.
Kahvaltıların çoğu sana uykulu gözlerini hatırlatır, gezmeler bir ağacın altında sana verdiği gülücükleri hatırlatır. Televizyonu bile açamazsın. Olur ya, belki sevdiği bir diziye ya da izlediği bir programa denk gelirsin. Ayrılık en büyük korku halidir. Yaşamaktan korkutur ölümü özletir. 
Kelimeler bile seni yaşadığına pişman eder. Müzik bile dinleyemezsin. Tesellisi yoktur aşk acısının. Cenap Şahabeddin bir yazısında aşk acısı için unutmaktan daha büyük bir ilaç yoktur gibi bir şey söyler. Bakmayın halime aşk kendinden başka her şeyi unutmaktır işte. Bende akıl olsaydı âşık olur muydum? Bende akıl olsaydı aşkın acı çekmekten başka bir şey olmadığını söyleyen her yazar ve şaire inat gidip deli gibi aşka meyleder miydim? Acıları küçümsemeyin dostlar. İnsanoğludur yaşamadığı derdin ıstırabını kavrayamaz. Hatta bazıları vardır ki, o derdi yaşar atlatır ondan sonra herkesin de onun gibi yaşayıp atlatmasını bekler. Ne büyük yanılgıdır oysa bu istek? Yaşanılan her acı yaşayan her insan gibi farklıdır. Kurgusu, teması aynı olabilir ama yaşaması, çekmesi farklıdır. Kolay atlatmak diye bir şey yok ne yazık ki. Kolay atlattığını söyleyen ya hiç sevmemiştir, ya çoktan yani ayrılmadan evvel her şeyi bitirmiştir. Aşk bir bakışta başlar ama bir nefeste bitmez. 
Biliyorum bazıları için ülke gündemleri, siyasi manevralar, asgari maaş daha önemlidir. Anlıyorum hayatın görülen bir yüzü de bunlar işte. Savaşlar, ölümler, çocuklar, açlık ve daha beter acılar. Aşk bunların yanında acı bile sayılmaz bile. Belki de dünyadaki her derdin temelinde aşkın sevginin eksikliği yatıyordur kim bilir? Belki de çekilen onca acının hammaddesi aşksızlık, sevgisizliktir kim bilir? Dünyayı anlamak için insanı anlamak gerekir. İnsanı anlamak içinse ya insanların içinde yaşamak ya da insanların yazılı olduğu kitapları okumak gerekir.
Aşkın ilki sonu olmaz. Aşk bir tanedir. Ve yaşadığın aşk sana en büyük dersi öğretir. İyi giden bir aşk hala imkan varken dünyayı insanları sevmeyi ve onlarla yaşamayı anlatır mesela. Kötü giden ve kötü biten bir aşk ise dünyada güvenilecek kimsenin olmadığını ve dünyanın aslında bir azap çukuru olduğunu anlatır sana. Çektiğimiz acıların acaba en büyük sebebi aşktan ve sevgiden yana yediğimiz darbeler mi?
Çözemedim...