Son zamanlarda terör örgütünün saldırıları ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin operasyonları, ciddi anlamda arttı. 

Terör örgütü artık, doğuda hakim bölgeler oluşturmak için güç gösterisi yapıyor. TSK da buna meydan vermemek için operasyon.

Başbakan Tayyip Erdoğan, Oslo görüşmesi olarak kamuoyuna yansıyan, ‘PKK ile pazarlık’ yapıldığını resmen itiraf etti.

Bunu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın ifadesine başvurulmak için Özel Yetkili Mahkeme’nin çağrısını hatırlatarak yaptı.

Başbakan açık açık “Hedefte ben vardım”,  dedi.

“Alacaksanız beni alın” dediğini ifade etti.

Başbakan’ın verdiği çok önemli mesajlar var.

Bir taraftan terör örgütünün uzantısı, “teröristlerle kucaklaşıp öpüşen siyasi parti ile görüşmem” diyor.

Bir taraftan “Abdullah Öcalan’ın kardeşini gönderdik git görüş dedik”, diyor. Arkasında Oslo görüşmelerini hatırlatarak “Yine görüşmeler yaparız” diyor.

Terör örgütü konusunda Başbakan Erdoğan acaba kimi muhatap görüyor? 

Dağdakini mi, bağdakileri mi, Meclis’tekileri mi, İmralı’yı mı?

Görülen o ki, Başbakan Erdoğan’ın en çok önemsediği ve muhatap olarak gördüğü, İmralı’daki bebek katili.

Terör belası öyle bir noktaya geldi ki, PKK ve Abdullah Öcalan’ı Kürtlerin gözünde ilahlaştırdı.

Ne zaman ki, Başbakan ‘Kürt açılımı’ dedi ve dağdan teröristlerin gelmesine müsaade etti, ne zaman PKK ve Abdullah Öcalan muhatap kabul edilip müzakere masaları kuruldu (Oslo-İmralı) terör örgütü böylelikle meşrulaştırıldı.

Bu saatten sonra ne yaparsanız yapın, terör örgütü varlığını sürdürecektir.

Bu gün gelinen noktada terör örgütü vur kaç yapma yerine, alan hâkimiyeti sağlama girişimlerini sürdürmektedir.

Başbakan Tayyip Erdoğan bununla ilgili de son yaptığı televizyon açıkoturumlarında, devleti küçülten cevaplar vermiştir.

Bir başbakan çıkıpta terör örgütü için ‘ Alan hâkimiyeti sağlamaya çalışıyorlar. Buna güvenlik güçlerimiz müsaade etmiyor” diyor.

Sayın Başbakan, güvenlik güçlerimiz bir de müsaade etseydi teröristlerin alan hakimiyetine!

Terör örgütü her gün güvenlik güçlerimize tuzak kurup saldırırken, biz İmralı’daki, örgüte kızdı diye seviniyoruz.

Bunların iyi polis-kötü polisi oynadığını hala anlayamayan bir zihniyet, terör sorununu nasıl çözecek?

Terör olayları bilinçli olarak mı artırılıyor?

Aklıma böyle geliyor doğrusu!

Çünkü şu televizyonlara çıkıp konuşan o kadar densiz var ki, insanların psikolojileriyle oynuyorlar artık.

Toplumun önemli bir kesimi, artan terör olaylarının ardından artık ‘Ver kurtul’ demeye başladı.

İşin sonu da oraya gidiyor galiba…

Müzakereler yapılacak, doğuda Özerk Kürdistan kurulacak.

Böylece silahlar bırakılacak!

Ama PKK’nın planı böyle değil. Belki PKK önce özerkliği destekleyecek. Ama tam bağımsızlık unvanı alınana kadar kendi savaşını sürdürecek.

Bir kere taviz vermeyin. Tavizin arkası gelmez...

Bu nasıl bir devlet yönetimi ve iradesi ki; ülkede on binlerce insanın kanını döken, yine binlerce askerimizi şehit eden terör örgütünün İmralı’daki başı ile görüşüp tavizler veriliyor…

Artık, neyin müzakeresini yapacaksınız?

Anadilde eğitim hakkı verdiniz,
Anadilde televizyon açtınız,
Siz Kürtsünüz diye ayırdınız,
Şimdi verecek ne kaldı?
Özerklik…
Bağımsızlık…
Bunları da verin de bitirin işi. Yoksa neyin müzakeresi… Adamların istedikleri bunlar.

Pardon bir istekleri daha var. Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması. O serbest kalmadan müzakere de olmazmış. Sonunda olacak o…

Sanki bölücü başı bu güne kadar hiç bir şey yapmamış…

Sanki devlet ondan özür dileyecek… Yeter ki silahlar sussun.

Çünkü önümüzde seçim var… Seçim almak için ne gerekirse yapılır. İkinci Oslo da yapılır, Öcalan serbestte bırakılır… Hepsi yapılacak kanun değişikliği ile mümkün… Buna da AKP, BDP, CHP’nin bir kısmı destek verir….

Bu duyarsızlık sürdüğü sürece bunların hepsi olur. Hemde pek yakında...