Bir adım ileri, iki adım geri..
Bu metod komünizmin nihai hedeflerine ulaşmadaki en önemli taktiğidir. Yeri geldiğinde uygulamaya konulan bu sinsi taktiğin yürürlüğe girdiğini çoğu insan anlamaz bile. Sanılır ki; komünizm artık bitti, tehlike olmaktan çıktı, hatta kalmadı. Ancak gerçeği hiç de böyle değildir.
Gerçeğini Lenin’in ifadelerinden öğrenelim:
Bir adım ileri, iki adım geri... Bireylerin yaşamında, ulusların tarihinde ve partilerin gelişmesinde böyle şeyler olur. Ama devrimci sosyal-demokrasi ilkelerinin, proleterya örgütünün ve parti disiplininin eninde-sonunda tam zafer kazanacağından kuşku duymak, alçaklığın en canicesi olur. (Lenin, Bir Adım İleri, İki Adım Geri, s.267. Daha geniş bilgi için bkz. Komünizm
Pusuda, Harun Yahya, Vural Yayıncılık İstanbul 2001)
Bu taktikte gerçek amaç gizlidir. Bazı çevreler “komünizm mi kaldı?” derken, hiç düşünmezler gerçekte kurt, kuzu postuna bürünerek pusuya yatmıştır. Komünizmin dünya hakimiyetini gerçekleştirmek için o güçlü ileri adım zamanını beklemektedir. Komünistlerin beklentilerine göre komünizm eskisinden daha etkili bir şekilde geri gelecektir.
Şu anda birçok çevrenin bilinçli/biliçsiz “komünizm eskide kaldı, artık yok” nidaları, komünist manifesto kurallarının harfiyen uygulandığının bir kanıtıdır. Gelelim bölücübaşı Öcalan’ın ve PKK’nın iki adım gerisine…
Bölücübaşı Öcalan’ın sözde devlet yanlısı olduğunun hafızalara dikte edilmeye çalışıldığı ifade görüntülerinden sonra, hayretle izlediğimiz “Sayın Öcalan” hitabı, “PKK’lı olmak suç değil, Apo dindar, namaz kılan bir insandır” sözleri tam bir algı mühendisliği çalışmasıdır. Öyle ki, sanki 30.000 masum vatan evladımızı öldüren, vahşet yanlısı bölücübaşı Öcalan değil. Çünkü Öcalan ve PKK, yani komünizm şu an iki adım geride. Manzara bir aldatmacadır.
Arkasındaki gerçek niyet ise bölücübaşı Öcalan’ın kendi sözlerinde saklıdır, bu durum, yorum getirmeye gerek olmayacak kadar da açık ve nettir.
PKK’nın kanlı lideri komünist Abdullah Öcalan ateisttir ve aynı Darwinist bakış açısını paylaşan örgüt mensupları aynı fikir sistemine sahiptir. Öcalan’ın izahlarından PKK terör örgütü mensuplarının dine karşı nasıl bir bakış açısına sahip olduklarını anlamak mümkündür:
- Bizim din ile ilişkimiz yok. Halkımız Tanrı’dan, ideolojiden kopmalıdır. Ben çok uğraştım sonunda Tanrıdan koptum.
- Tanrıyı aştım. Böylece Abdullah Öcalan olabildim. (Allah’ı tenzih ederim)
Namazın kendisi de genel anlamda bir tiyatrodur. (Abdullah Öcalan, Sümer Rahip Devletinden Demokratik Uygarlığa, Cilt 1, Aralık 2001, s. 354) (Namazı tenzih ederim)
Bölücü örgütün elebaşı Abdullah Öcalan ayrıca, PKK’nın ideolojik temel olarak Marksizm ve Leninizmi temel aldığını söylemiştir. Kimse de bunun aksini iddia edemez.
''PKK, Marksizm-Leninizm geleneğine uygun bir gelişme yaşamıştır. Bundan sonrası açık ki etle tırnak gibi birbirinden ayrılmayan bu miras üzerine şekillenecektir.'' (Kürdistan`da Halk Kahramanlığı, s.78)
''Lenin 1900'de ne ise ben de 21. yüzyil sosyalizmini temsil ediyorum, reel sosyalizmle savaşarak, emperyalizmle savaşarak yeni sosyalizmi inşaa ediyorum.'' (Özgür Yaşamla Diyaloglar, s. 201) Bölücü örgütün elebaşı 1 Mayıs 1982 tarihli konuşmasında da PKK’nın Marksist ve Leninist bir örgüt olduğunu çok açık ifade etmiştir:
''Ne kadar elverişsiz koşulları yaşarsa yaşasın, işçi sınıfının objektif gücüne ve onun eylem kılavuzu olan bilimine, Marksizm-Leninizm’e dayanmak zorundadir ve dikkat edilirse bizim varlik nedenimiz tümüyle bu gerçek etrafinda oluşmuştur. ...Eğer o aşiret duvarları, o feodal çitler aşılmasaydı, modern düşünce, en devrimci düşünce olan Marksizm-Leninizm kafalarımıza oturmayacaktı.''
Örgütün kuruluş kongresinde yer alan ve örgütün internet sitesinde de var olan bu ifadeler, örgüt mensuplarının marksizme olan sadakatlerini anlamak için yeterlidir. ''Marksist-Leninist teori çok iyi özümsenmelidir. Önder kadrolar sık sık Marksizm’e müracaat etmeli, Marksizm'in uygulanmasını başlangıç şekli yapmak için bu öğretiyi gerçekten özümsemeliler.... Biz sosyalizmi siyasal sorunun çözümlenmesinde daha çok bir eylem kilavuzu olarak ele alacağiz. Mutlaka böyle bir öğretinin temsilcisi olarak, böyle bir öğretinin savunucusu olarak, bunun en önemli koşulu olarak bulunulan ülkenin siyasal iktidar meselesine uygulayarak, MEVCUT İKTİDARI
PARÇALAMADA BİR ARAÇ OLARAK, bir eylem kılavuzu olarak kullanarak üzerimize düşeni yapacağız.''
İki adım geride pusuda bekleyen bu karanlık mantığın mensupları zamanı geldiğinde nihai amaçları uğruna bakın neleri gerçekleştirmek üzere bir adım ileri atacaklardır: Kesin olan bir şey var, PKK Komünist Kürdistan hedefinden vazgeçmemiştir, geçmeyecektir.
Terör örgütü PKK’nin gerçek amaci, bölgeye Komünist rejimi getirmek, materyalist, darwinist, leninist, marksist bir dünya görüşünü hakim kılmaktır. Bundan sonra da zaten bölünmüş bir Türkiye'yi daha da güçsüz konuma getirecek, komünizmi tüm Türkiye'de yaygınlaştırmaya çalışacaktır. Ancak kesin olan bir gerçek daha var! Türkiye parçalara bölündüğünde, topraklarımızın bir bölümüne özerklik verildiğinde bu hem Türkiye için hem Kürt kardeşlerimiz için hem de tüm dünya için bir felaket olacaktır. Acılar ve ölümler dinmek yerine daha da artacaktır. Özgürlük yerine baskı, dayatma gelecektir. PKK'nın özerk bir devlet isterken amacı o bölgede Kürtlere ayrıcalık tanınması, Kürt
nüfusun kendi etnik kimliklerini rahatça ifade edebilme imkanına kavuşmaları, maddi ve manevi olarak daha rahat yaşamaları değildir. Bölücü terör örgütü PKK, bu bölgede yaşayan Kürt kardeşlerimizin milliyetçilik duygularını sadece kullanmaktadır.
Bu gerçeğin gözardı edilmesinin vahim sonuçlar doğuracağı ortadadır. Bunu unutmayalım. Geç olmadan tedbirimizi almak hem Kürt kardeşlerimize karşı hem de müslümanlığın gereği olarak Allah’a karşı sorumluluğumuzdur.
@AslHantal [email protected]