Bir buçuk yıllık pandemi sürecinin ardından 6 Eylül’de tüm kademelerde yüz yüze eğitime geçildi. Öğrenciler, yüz yüze eğitimde tam 10 günü geride bıraktı. Peki bu 10 gün, uzun süredir uzaktan eğitim için teknolojiyle sınav veren öğretmenler için nasıl geçti? Bildiği sınıf düzenine geri döndükleri için öğretmenler çok mutlular. Ya öğrenciler, okul disiplinine ve kurallara alışabildi mi ?

Oğuzkaan Koleji Yönetim Kurulu Üyesi ve Eğitim Koordinatörü Hatice Yılmaz'dan , pandeminin ardından başlayan yüz yüze eğitimin 10 günlük hikayesi...

Okulların açıldığı günden itibaren anaokulu, ilkokul, ortaokul ve lise düzeylerinde salgın nedeniyle eğitime verilmiş olan aranın öğrenciler üzerindeki etkilerini inceliyoruz. Sınıf öğretmenlerimiz, branş öğretmenlerimiz ve rehber öğretmenlerimizin yaptıkları gözlem ve değerlendirmelerde öğrencilerimizin hem öğrenme kayıplarının hem de sosyal duygusal beceri kayıplarının düşündüğümüzden daha fazla olduğunu fark ettik.

Bir buçuk yıldır dersleri ekrandan izleyen öğrencilerin kalemle yazma becerileri oldukça gerilemiş. Birçok öğrenci kendi yazdığı yazıyı okuyamıyor.Sadece ilkokul değil ortaokul hatta lise öğrencilerinin bile kalem kullanarak yazma ve işlem yapma becerilerinde gerilemiş olduklarını gördük.

Gebze'de konservatuar yetenek sınavları yapıldı Gebze'de konservatuar yetenek sınavları yapıldı

Yazmanın yanı sıra öğrencilerin matematiksel işlem yapma becerilerinde de gerilediklerini gördük. Tüm branşlar olarak baktığımızda öğrencilerinin gelişimini çok sıkı takip eden özel okul öğrencilerinde bile düşünülenin üzerinde öğrenme kayıpları var.

İlkokul öğrencileri;

Bu sene birinci sınıfa başlayan öğrencilerin çoğu okul öncesi eğitim alamadıkları için el becerileri gelişmemiş. Bardak sularını açamıyorlar, çatal kaşık tutamıyorlar. Kalem tutmayı zaten bilmiyorlar. Tuvalet ihtiyacını yalnız karşılayamayan öğrenciler var. Daha tuvalete girmeden koridorda soyunmaya başlayanlar, tuvaleti bitince bitti diye bağıran öğrenciler var. Çocukların bir bölümü salgın sürecini evde geçirdiklerinden arkadaşlarına nasıl yaklaşacaklarını bilmiyorlar ve birbirlerine zarar verebiliyorlar. Sınıfta durmak, sırada oturmak gibi sınıf kurallarını bilmeyen öğrenci sayısı çok fazla. Ders ortamında ve teneffüslerde çocuklar çok hareketli ve kontrolsüzler. Kısaca birinci sınıf öğretmenlerini bu yıl zor bir süreç bekliyor.

3. ve 4.sınıflar okulu ve arkadaşlarını çok özlemişler. Bu nedenle okulda olmaktan mutlular. Ancak uzun süre evde kaldıklarından sınıf kurallarına uymakta zorluk yaşıyorlar. Sınıfta ve teneffüste daha hareketliler evdeymiş gibi davranmaya çalışıyorlar. Sık sık sınıf kurallarını hatırlatmak gerekiyor. Ayrıca öğrencilere birlikte hareket eme, grup dinamiğine uyum sağlama, birlikte yaşam kültürü, sınırlar gibi duygusal becerilerini de yeniden öğretmek gerekiyor.

okuma yazmayı unutmuş öğrencilerle karşılaşılabiliyor. Tüm ilkokul öğrencilerine defter kullanımı, yazma ve düzenli ödev yapma alışkanlıklarını yeniden kazandırmak gerekiyor.

Ortaokul ve lise öğrencileri;

İlkokullarda olduğu gibi ortaokullarda da ciddi anlamda kalemle yazı yazma becerilerinde sorun var. Okuma ve okuduğunu anlama becerilerinde yazma becerilerine göre daha iyiler ama geçmiş yıllara göre sahip olmaları gereken bilgi birikiminde oldukça gerideler.Önceki yıllarda matematik becerisi iyi olan öğrencilerin öğrenme kayıpları daha az olmakla birlikte zaten yeterli matematik becerisine sahip olmayan öğrencilerin matematik konusunda sorunları büyümüş durumda. Bu öğrencilere işlem yapma ve temel matematik becerilerini yeniden kazandırmak gerekiyor.

Lise öğrencilerinin öğrenme kayıpları ortaokul öğrencilerine göre daha az. Ancak yine de öğrencilerin öğrenme eksiklerini gidermek için ek çalışmaya ihtiyaç duyulmaktadır.

Sosyal duygusal becerileri kapsamında ortaokul öğrencilerinin sorunları biraz daha farklı.

5.ve 6.sınıf öğrencilerinin sınıf ortamında hareket etme eğilimleri yüksek. Ev ortamındaymış gibi davranabiliyorlar. Maskelerini düzgün takma konusunda sürekli uyarmak gerekiyor. Öz denetim, duygu düzenleme, empati, güven ve sosyallik alanlarında sorun yaşıyorlar. Kendilerine söz verildiğinde yüksek sesle konuşmaktan kaçınıyorlar. Hem çekingen davranıyorlar hem de arkadaşlarıyla daha yakın ilişki kurmak istiyorlar.

Bazı öğrencilerin psikolojik olarak salgın sürecinden daha fazla etkilendikleri görülüyor, sürekli masalarını ve ellerini dezenfekte etme eğilimi gösteriyorlar. Fiziksel olarak evde oturmaya alıştıklarından merdiven çıkarken yoruluyorlar. Genel olarak okula uyum sağlamada, arkadaşları ile ilişkilerde ve kurallara uymada dönem dönem sıkıntılar yaşayabilmekteler.

Öğretmenlerin velilerle yaptığı görüşmelerden aldığımız bilgiler ise; velilerin çocuklarının durumunun farkında olduğu ve okuldan beklentilerinin daha fazla olduğu yönünde. Özellikle 8 ve 12. Sınıf velilerinin sınava yönelik kaygıları ve okuldan beklentileri daha yüksek.

Eğime kısıtlı erişebilen veya hiç erişemeyen çocukların durumunu belirlemek için acil bir çözüm üretmek gerekiyor ve bu seneye özgü ek önlemleri de acilen planlamak gerekiyor. Hiçbir önlem alınmadan, eğitime hiç ara verilmemiş gibi normal müfredat programına devam etmek, akademik başarısızlığı peşinen kabul etmek olacaktır.

Bu günden sonra öğrenme kayıplarını en aza indirmek için alınması gereken önlemler;

  • Okul öncesi eğitim zorunlu hale getirilmeli.
  • Yaşanan öğrenme kayıplarının giderilmesi için bu yıla özgü temel akademik derslerin müfredatında düzenleme yapılarak bazı konu veya kazanımların müfredattan çıkarılarak öğretmenlere öğrencileri eksik bilgilerini tamamlamaları için zaman kazandırılmalı.
  • Öğrencilerin okuma ve yazma becerilerini geliştirmek için özel bir program uygulanmalı. Bilindiği gibi öğrencilerin bu becerileri yeterli düzeye ulaştırılmadan onların öğrenme becerilerini geliştirmemiz mümkün olmayacaktır.
  • Matematik akademik öğretimin her alanını etkileyen bir ders olduğundan öğrencilerin hazır bulunuşluk düzeylerini ölçerek eksiklerini tamamlamak için ek çalışmalar yapılmalı.
  • Zaman yaratmak gerekirse en azından birinci dönem sonuna kadar cumartesi günleri de zorunlu eğitim gününe alınmalıdır.
  • Ve en önemlisi bugünden sonra salgın nedeniyle okulların kapatılması en son düşünülmesi gereken önlem olmalıdır.
  • Bu çalışmalar yapılmadığı takdirde gerçekten de kayıp kuşakla karşı karşıya kalacağız.
Editör: TE Bilişim