1977 yılında Yıldız Üniversitesine girdiğimde okulumda okuyan kız öğrenciler arasında türbanlı, başörtülü kız öğrenci yoktu.
O yıllarda neden yoktu sorusunun cevabını herkesin bildiğini sanıyorum.
Bu konu 1980 12 eylül darbesinden sonra ortaya çıktı.
Neden çıktı?
Bunun cevabını da herkesin bildiğini sanıyorum.
Aslında bugün sorun edilmemesi gereken bir konu, sorun olarak köpürtüldü ve iktidarda olan Akparti'nin en büyük siyasi savunuculuğunu tekrar yaptığı konu oldu.
Bu konuyu hem inanç yönünden, hem de temel insan hakları açısından elli yıl önce düşünen kafalar olsaydı, bu konu ülkenin elli yılını meşgul etmeyecekti.
Bu yazının konusu, kapanma konusu Kuran'da kapanma vardır, yoktur konusu ve tartışması da değildir.
Kadınların kapanması konusunda Kuranda Nur suresi 31 .ayet şunu söyler:
---------------------------------------------------------------------------------------------------------
Nur suresi 31.ayette
Mü’min kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) sakınsınlar, mahrem yerlerini korusunlar. Ziynetlerini/ziynet sayılan yerlerini meydana çıkarmasınlar/göstermesinler. Ancak (kendiliğinden) görünen (el, yüz) bu emrin dışındadır. Başörtülerini, yakalarının üstüne kadar (boyunlarını örtecek şekilde) koysunlar.
----------------------------------------------------------------------------------------------
Bu ayetin yorumunu okuyana bırakıyorum.
En son Ali Babacan ve Fikri Sağlar'ın bu konuyu gündeme getirmesiyle yanardağ yeniden lav çıkarmaya başladı.
Haydi Ali Babacan yaşadığı bir olayı anlattı, o kesimin siyaseten burayı hatırlatmak partisi için yarar getirebilir diyelim ama Fikri Sağlar'ın derdi nedir?
K.Kılıçdaroğlu bu tür kafalara partide yüz vermemiştir ve olaya inanç ve insan boyutunda bakmıştır.
Akparti'nin yıllardır siyaseten faydalandığı, oy aldığı bu konunun toplumun gündeminden çıkması için çok büyük adım attı ve başörtüsünün elli yıldır engel olan kamusal alanlardaki bariyerin kaldırılmasına destek verdi.
Bugün itibarıyla kadınların ve toplumun böyle bir sorunu yok.
Başörtülü olan kadınlar kamunun her alanında görev almış durumda.
Belkide Kemal Kılıçdaroğlu'nun yaptığı en iyi siyasi kararlardan birisi bu konu olmuştur.
Bu konuyu, F.Sağlar gündeme getirince kıyamet koptu.
Peki F.Sağlar ne dedi?
''Mahkemeye çıktığımda beni siyasal İslam'ın sembolü olan türbanlı hakim yargıladı, ben onun benim durduğum yerdeki siyasal duruşuma göre, adaletli yargılayacağına olan inancım yok'' dedi.
İyi güzel de, o kadının yüreğini, beynini nasıl okudun?
Yani başında örtü var diye, o hakimin adaletsizlik yapacağını nereden çıkardın?
Her türban takan adaletsiz midir,siyasal İslamcı mıdr?
Nasıl böyle bir genelleme yapabilirsin?
Bu ülkede Cumhuriyet dönemi boyunca kadın hakim yokken, başı açık hakimler, başı kapalı, çarşaflı kadınları yargılarken, yargılanan kadınlar sayın Sağlar gibi düşünmüş olabilir mi?
CHP'nin iktidar olamayışının altındaki en büyük engel yıllar boyunca Jakoben- laiklik ve dindarlara olan mesafesi olmuştur.
Bugün Sayın Kılıçdaroğlu partide bunu yıkmak için elinden geleni yapıyor ve büyük bir hoşgörüyle herkesi partide tutmaya çalışıyor.
F.Sağlar çıkıyor, CHP üzerinde yıllardır haksız bir şekilde yapışmış olan ''Din düşmanı'' algısı bitmeye yüz tutan bu anlayışın küllenen ve hala üzerinden duman çıkan ateşinin üstüne bir bidon benzini döküveriyor.
Artık CHP 2010 yıllı öncesi CHP değil.
Bugün her kesimden insan partiye adım atmaya çalışırken, bu tür söylemler olsa olsa partinin bu tür adımlarını provoke etmektir.
Bu çıkış sayın Sağlar'ın kendisinin dışlanmış olmasından kaynaklanan şahsi hırsının sonucu olabilir mi? Bilemiyorum.
Bu konunun Akparti için en büyük siyasal dayanak olduğunu bilmeyecek kadar siyasal tecrübesi olmayan birisi olduğu kanaatinde de değilim.
''Bugün bir parti ben iktidara gelirsem, kamuda bir tane başörtülü olan kadın bırakmayacağım, hepsini kamudan atacağım'' demiş olsa bu ülkede bir puan bile alamaz.
Bunu artık unutun, bunu laiklik için tehlike görüyorsan, barışçıl laikliğin batıda olduğu gibi bütün inançların özgürce teminatı olduğunu ''Siyasal İslamcıyım'' diyen kadınlara anlatın.
Ayrıca insanın dindar olmasıyla, siyasal İslamcı olması aynı şey değil ki.
Siyasal İslamcı Kuran'ın hukukunun uygulanmasını isterken, dindar insan ''laik demokratik düzen içinde ben özgürce dinimle yaşamak istiyorum, yaşamak istiyorum'' demektedir.
Yani siyasal İslamcının Kurandaki kadın hukukunu savunuyor olabilir, yani bir kadın mahkemede benim iki şahitliğim, erkeğin bir şahitliğine denk gelsin diyebilir,(Nisa suresi 11-12.ayet,Bakaar suresi 282.ayet),
miras dağıtılırken bana bir hak, erkek kardeşime iki hak (Nisa suresi 11-12.ayet) verilsin diyebilir,
sebeplerine bakmadan hırsızlık yapanın eli kesilsin(Maide suresi 33-38.ayet) diyebilir, zina yapan kadının taşlanarak öldürülmesini isteyebilir,(tartışmalıdır,hadislere dayanır) bir erkeğin dördüncü karısı olmak isteyebilir(Nisa suresi 3.ayaet) yani kuranın içinde bulunan şerri hukukun sistemini savunabilir.
Bu ülkenin içinde bunu savunan, isteyen kadın oranı %1 bile değildir.
Dolayısıyla kadınlar bu konuda demokrasi için tehlike değildir.
Tehlikeli olan bunu savunan ve kadını bu şekilde sosyal yaşamdan eve kapatmak isteyen erkeklerdir.
Bu oranda ülkemizde bugün tarikatlardan güç alarak %10'nun üzerindedir.
Şayet bu erkekler biraz evvel saydığım konuları toplumun önüne çıkıp istese yani takkiye yapmadan ''Kuran'ın hukuku budur, ben bunu istiyorum'' dese bugün bu ülkede %2'nin üstünde oy alamaz
Bugün ''Ben siyasal İslamcıyım'' diyenler, AKP içinde de çok az da olsa vardır, hiçbir zaman ''Şeriat istiyorum, şeriatın hukukunu uygulamak istiyorum'' diye iktidar olmadı.
AB normlarına, demokrasiye, temel hak ve özgürlüklere övgüler yaparak ve savunarak iktidar oldular.
Dolayısıyla bugün iktidarda olan dar bir kadro siyasal İslam'ı savunabilir ve takkiye yaparak geldiği iktidarda da kalabilir fakat ''Ben şerri hukuku uygulamak istiyorum'' dediği anda halkın buna itibar etmesi mümkün değildir.
Bugün olan budur.
AKP ''Ben şerri hukuku savunuyorum ve bu ülkenin şeriatla yönetilmesini istiyorum'' dediği anda alacağı oy %2' dir, hadi %5' tir.
Bunu sayın Sağlar görmüyor mu?
AKP şeriatçı olduğu için iktidarda on sekiz yıl kalmadı.
Özellikle 2010 yılına kadar sosyal devleti özellikle 2010 yılına kadar hatırladığı için, uyguladığı için kenarlarda kalan, dışlanan, ezilen emekçi kesimlerin elini tuttuğu için iktidarda kaldı.
Yani İslamcı olduğu için veya şerri hukuku savunduğu için iktidarda kalmadı.
İşte CHP'nin bu günkü kadroları Jakoben- laiklik anlayışından vazgeçmiş, herkesi kucaklamanın mücadelesini verirken, F.Sağlar gibi söylemi olanlar, geçmiş CHP anlayışı ise Jakoben laiklik anlayışını temsil etmektedir.
Onlar başörtülü, türbanlı nasıl giyiniyorsa giyinsin, kucaklamadığı sürece CHP 'nin din düşmanı, Kuran düşmanı algısını kırmak için mücadele eden, bugünkü Kılıçdaroğlu dönemimi anlamadıklarının en büyük nedeni.
Kimse dindar olmak zorunda değil ama arkadaş demokrat,özgürlükçü olun ve toplumu kucaklayın yeter.Unutmayın ki bu gün ülkenin kadınlarını%65'i başörtülü veya türbanlıdır.
.Gene bugün başı kapalı kadınların büyük çoğunluğu yoksuldur, eğitimden faydalanamıştır ve emekçidir.
Siz bir konfeksiyon atölyesine gidin bakın, orada başı açık veya başı kapalı genç kızlar aynı bodrumda emek mücadelesi veriyorlar.
Onların ortak paydası emeklerini ucuz bir şekilde satıyor olmalardır ve insan olmalıdır.
Hala insanı emek ekseninde değerlendirmek ve kucaklamak yerine, insanlık dışı kategorik bakış açısıyla başörtüsüne takılmak temel insan haklarına da aykırıdır.
Ayrıca bu ülke Pakistan, İran bilmem şu İslam ülkesi olabilir mi?
Onların olduğu dönemlerde soğuk savaşın her türlü pislik uygulamaları pervasızca uygulanıyordu.
O gün iletişim sıfırdı, haberleşme nerdeyse dumanla yapılıyordu,serbest ticari dolaşım çok sınırlıydı, dünya bugünkü gibi küçük bir köy değildi.
Artık bugün bizim ülkemizde nüfusun %90'ının elinde akıllı telefonlar var, bilgiye ulaşmak ve tek bilgiyi milyonlara ulaştırmak bir saniyelik iş.
Yani bu ülke Pakistan, İran, Afganistan olmaz,olamaz.
Geçmişte bu konuda benimde kaygılarım vardı ama bugün yok.
Not: Yazılarımı www.mehmetyuceer.com adresinden de okuyabilirsiniz.