1989 yılında yerel yönetimlerde bir devrim olmuştu.
Beş yıllık ANAP iktidarının vahşi kapitalist uygulamalarına tepki olarak İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığını SHP kazanmıştı ve Nurettin Sözen belediye başkanı olmuştu.
12eylül askerlerini arakasına alan İstanbul'un altını üstüne getiren ve doğru projelerde yapan Bedrettin Dalan başkanlığı kaybetmişti.
Beş yıllık SHP belediyeciliği tam bir hayal kırıklığı olarak tarihte yerini aldı.
Toplanamayan çöpler ve İSKİ' de patlayan yolsuzluk olayı SHP belediyelerini 1994 yılında halk sandığın dibine sokuverdi.
Beş yıl sonunda 1994 yılında R.T.Erdoğan İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı seçildi.
İşte ne olduysa orada oldu.
Refah Partisi İstanbul'da SHP'nin başarısızlığından faydalanarak ilçelerin büyük çoğunluğunu kazandı.
Ben DSP' de İlçe başkanıydım ve 1994 yılında da DSP' den meclis üyesi seçilmiştim.
Aynı zamanda siyasetin yanı sıra ekmek paramızın peşinde mühendislik yaşamına da devam ediyordum.
Yaptığım projelerin kanal onayı için İSKİ'ye götürüyorduk.
Yeni belediyeyle birlikte İSKİ bir anda değişti.
Aksaray'daki İSKİ'nin bekleme salonunda vatandaşlara bir anda çay servisi yapılmaya başlandı.
Vatandaşlar kendisine bir kamu görevlisinin çay servisi yapmasına çok şaşırmış ve ''Bu da nedir'' diye bakmaya başlamıştı.
Bazıları da çayın parasını vermeye çalışırken ''Çaylar İSKİ' den'' denildiğinde şaşkınlıkları bir kat daha arttıyordu.
İşte R.T.Erdoğan belediyeciliği vatandaşa küçük dokunmalarla büyüdü ve en sonunda da bir hapis olayıyla iktidarın yolunu açtı.
Bunu niye anlattım, malumunuz CHP kurultayı yaptı ortalık toz duman, her kafadan bir ses çıkıyor.
Ben şunu yıllardır söylüyorum bir siyasi partinin başarılı olmasının ilk sınavı yerel yönetimlerdir.
Maalesef CHP yerel yönetimlerde başarılı olamadığı için genel iktidarın yolunu açamıyor.
Başarılı olamıyor demekte belki yanlış, AKP belediyelerinden farklı bir uygulama yapamadığı için iktidarın yolunu açamıyor demek daha doğru olur.
Yerel yönetimde yapılacak o kadar büyük işler varki, belediye başkanı isterse o ilçeden başbakanlığa giden yolu açabilir.
Belediye bütçesinin halka dönük harcamalarının olması gerekiyor.
Her harcamada bu halka ne getiriyor, halkın günlük yaşamına ne veriyor diye bakmak gerekiyor.
İhalelerde ve yapılan hizmetelerde ekonomi yapılsa ve yerel yöneticiler ilk geldiği gün gibi, son gittiği günde mal mülk sahibi olmadan ve zengin olmadan evine gitmiş olsa olay çözülecek.
Bunun en basit ve yalın örneği OVACIK belediye başkanı.
Adamcağız dar bir bütçeyle Ovacık'ta otobüsü,suyu,ekmeği bedava yapıyor ve ilçenin kamuya ait arazilerini tarıma açıyor.
Ovacık'tan nohut, bal satıyor.
Ovacık belediye başkanı komünist, yani bu ülkenin yaklaşık yüz yıldır komünizmi öcü gördüğü ve komünistim diyenelere kan kusturduğu bir ülke.
Bu ülkede gönül rahatlığıyla komünistim diyebilmek hala kolay görünmüyor.
Ovacık belediye başkanı komünistlerin yüz akı oldu ve komünist olmanın çok kötü bir şey olmadığını da topluma anlatıverdi.
Komünist başkan, komünizmin insana hizmet etmenin ve de emekçilere nefes aldıracak siyasal, ekonomik karalar alan bir yönetim biçimi olduğunu anlatmış oldu.
Bunu niye anlattım?
Bir tane CHP 'li belediye başkanı çıksa ve ilçesinde buna benzer karaları uygulamış olsa kötü mü olur.
Belki Büyükşehir belediyelerinde yasalar buna izin vermeyebilir ama büyük şehir olmayan il ve ilçelerde bir CHP' li başkan çıksa ulaşımı,suyu,ekmeği bedava yapmış olsa ve bu modeli CHP'li belediyeler kullanıverse inanın bir dönem sonra CHP iktidarın yolunu açar.
Batıda bizim dindarlarımız oradaki sosyalist partilere oy verir, buraya geldiğinde ise sağcı ve İslamcı partilere oy verir.
Çünkü buradaki CHP batıdaki sosyalist partilerin yaptığı sol politikaları veya emekten yana politikaları halka hiç bir zaman anlatamadı.
Belediyelerinde de sol politikalara ve emekçiye yönelik politikalar Ovacık belediye başkanı gibi yapamadı.
Benim Fransa'da yaşayan bir müşterim namazını kılan, orucunu tutan dini bütün bir insan olarak Orada Miterand'dan bu yana sosyalist patiye oy verdiğini söylüyor.
Almanya'da da böyledir Türk işçileri genellikle sol partilere oy verirler.
Neden?
Çünkü batının sol partileri emekçiyi memnun eden politikaları uyguladığı için.
Uyguladıkları politikalar emekçinin cebinde, sofrasında artı olarak göründüğü için sol ve sosyalist partiye oy verirler.
CHP genel iktidarı yakalayamıyor hatta yaklaşamıyor ve bir türlüde ben daha iyisini yaparım söylemini halka anlatamıyor.
Birde o meşhur kabulleniş var.
Baş örtülüler ve sünni İslam'a inananlar ağzımızla kuş tutsak CHP 'ye oy vermez, iyi de kardeş bu inanç boş inanç hurafe.
Batıda dindar Türkler,Kürtler, başörtülü bacılar neden sol ve sosyalist partilere oy veriyorda burada vermiyor?
Yani dindarlar, baş örtülüler bizi sevmiyor inancı boş bir hurafeden öte bir anlam ifade etmiyor.
CHP genel başkanıyla yoluna devam ediyor.
Sorun genel başkan değil, sorun partinin örgütleri, üyeleri,belediyeleri,meclis üyeler,ilçe başkanları ve yönetimleri.
Yıllardır yerel yönetimlerde CHP'nin iktidar olduğu belediyeler var.
Neden yıllardır uydunuz,neden OVACIK belediye başkanı gibi halka dokunan icraatlar yapmadınız?
Bundan dolayı meşhur bir özdeyişle bitirelim.
Derleki ''Küçük beyinler kişilerle ,orta beyinler olaylarla,büyük beyinler sistemle uğraşır.''
Ey CHP'liler,değerli arkadaşlarım bırakın Kemal Kılıçdaroğlu'yla uğraşmayı ve büyük beyin olun sistemi,soygun düzenini sorgulayın.
Haydi bir babayiğit ilçe belediye başkanı bekliyorum 2019 yılı mart ayına kadar Ovacıklı komünist başkanı örnek alacak uygulamaları hayata geçirsin.
Göreceksiniz hacı, hoca, dindar,baş örtülü bacı sana oy verecektir.