İmar barışı .

6 haziran 2018 tarih ve 30443 sayılı resmi gazetede yayınlanan imar barışı diye adlandırılan af kanunun şu anda halkın gündeminde yerini almış görünüyor.

1983 ve 1985 yıllarında çıkan imar affıyla kırk yıllık gecekondu imar uygulaması ve hazine yerleri halka ve uyanıklık yapanlara tapulandırılırken,bundan sonra yaklaşık 33 yıldır imar affı çıkmadığını görüyoruz.

Bu süre içinde yapılan yapıların yasaların ve yönetmeliklerin dikenli tellerine takılan kısımlarını alacak olmaları olumlu gibi görülebilir.

Şehircilik açısından ise zaraları yaralarından çok daha fazla olacaktır.

Ayrıca namuslu vatandaşın yani ysalara uyan ve kanunlar doğrultusunda iş yapan insanlarında soygun düzeni içinde yerini almasına sebep olacaktır.

Bu süre içinde yerel yönetimler soygun düzeni mantığı içinde ruhsata aykırı imalatlar yapılmasına vesile olurken, belediyeler ''Sen beni gör, ben de seni gömeyeyim'' yaklaşımıyla iş tutmuşlardır.

Bununla ilgili yapı denetim kanunu çıkmış olmasına rağmen ve de TCK'nuna 184 maddede kaçak ve ruhsata aykırı inşaat yapanlara 1-5 yıl hapis öngörmesine rağmen sistem kaçak yapının önüne geçememiştir.

Çıkarılan yapı denetim kanunu ise ilk çıktığı günden bu yana bütün eksiklikleriyle uygulanmaya devam ediyor.

Bu konuyla ilgili eski bayındırlık bakanı Mustafa Demir'le bir görüşmemiz olmuştu ve yapı denetim kanunundaki eksiklikleri kendisine bildirmiş olmamıza rağmen bu eksiklikleri giderecek adımlar atmaya ömrü yetmedi.

Daha sonra gelen bakan Erdoğan Bayraktar ise İstanbul imar planlarının ve nazım imar planlarını belediyelerin 1/5000 ve 1/1000' lik plan uygulamalarının ,6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanunla(A.R.A.A.D.H.K) delmenin bütün gayretlerini gösterdi ve 17- 25 aralık olaylarıyla kayboldu gitti.

Sonuç olarak ne yapı denetim kanunu ne de 6306 sayılı kanun(A.R.A.A.D.H.K )Türkiye'nin planlı gelişmesine katkı sunmadığı gibi dahada beter hale gelmesine neden oldu.(Daha beter olduğunu ve yanlış imar uygulamalarıyla İstanbul'un katledildiğini sayın Cumhurbaşkanıda kabul etmiştir.)

En son çıkan imar barışı ise bütün bu yanlışların üstüne yeni bir yanlış ile işi daha da çıkılmaz hale getirdi.

Bütün maddeleri tek tek irdelemek yerine bir kaç konuya değinmek isterim.

İmar barışı dedikleri kanunun bir maddesi inde hissedarlı yerlerde imar barışının olabilmesi için hissedarların tamamından hissedar muvafakatnamesi istiyorki, bunun gerçekleşmesi kolay değil.

Bunu mühendis olarak meslek hayatımda yaşadığım bir çok tecrübeden biliyorum.

Ayrıca kanun beyanı vatanadaşın özgür iradesine bırakırken büyük hata yapılıyor.

Ülkenin insanının dürüstlük ve kanunlara ahlaki değerlere uyum sıralamasının dünyada 104. sırda olduğu bir ülkede, bu ülkenin insanına ''Sen beyan et'' sana güveniyorum demek büyük bir yanlış olmuştur.

Teşbihte hata olmaz derler kedinin boğazına ciğer asılmıştır.

Çünkü bizim vatandaşımız bulunduğu binada beyanını hiç bir zaman doğru yapmayacak, ancak çıkarı neyi gerektiriyorsa o şekilde davranacaktır.

bu yasaya baş vuran idari para cezasından ve de yıkım karalarından ayrıca TCKnın kendisi için aldığı cezalardan da kurtulmuş olacak.

Yapı kullanma Belgesi aldığında nerede olursa olsun her türlü hizmetten faydalanmaya hak kazanmış olacaktır.

Elektrik,su,doğalgaz,çalışma ruhsatı ve bunun gibi bütün hizmetleri almış olacaktır.

Bu da şehircilik açısından zaten daralmış, bunlamış olan yapı stokunu dahada da sıkışık ve işin içinden çıkılmaz hale getirecektir.

İmar barışının başka bir hatası ve de en büyük hatası 6306 sayılı (A.R.A.A.D.H.K) kanunla binaların riskli bina,riskli alan ilan edilmesi yetkisi verilirken,imar barışıyla birlikte6306 sayılı kanunla riskli bina, depreme dayanıksız bina yetkisi yok sayılıyor ve bu binalarında imar barışına sokulması öngörülüyor.

Üstelik 6306 sayılı kanun ile riskli, bina olarak tespit edilen binanın veya bağımsız bölümün üç ay içinde elektriğini suyunu doğala gazını keseceksin ve binayı boşaltacaksın derken, yeni çıkan imar barışıda diyorki sen 6306 sayılı kanununa göre belirlediğin çürük binadaki burada oturulamaz, hemen boşat kararını tanıma ve buraya da yapı kulanma belgesi ver diyor.

İnanın kanun çıktığında, bu durumu okuyunca herhalde gözden kaçmıştır falan diye düşünürken olayın hiçte gözden kaçma olmadığı, çürük, çarık, eğri, büğrü ne kadar bina varsa affa sokun yaklaşımının olduğunu gördüm.

Bu durumda ya 6306 sayılı (A.R.A.A.D.H.K) kanun yanlış ya da 20443 sayılı resmi gazetede yayınlanan kanun eksik.

Malumunuz kanunlar anayasaya aykırı olamaz, ayrıca kanunlar birbiriyle çelişemez yok sayamaz.

Yani sen kanunla bir binanın çürük olduğunu tespit ediyorsun,burayı üç ay içinde boşalt insan oturamaz diyorsun kanunla yerel yönetimlere ve bakanlığa yetki veriyorsun daha sonrada diyorsunki bu binalar çürükte olsa içinde oturulamayacakta olsa yapı kullanma belgesi alabilirsin diyorsun.

Bu durumda insanın canından ziyade buralardan 30.12.2018 tarihine kadar gelecek olan ve 2019 bütçesinde yerini alacak olan parayı düşünmüş oluyorsun.

En son Sütlücedeki binanın kaymasıyla birlikte bir dram da ortaya çıktı.

Bu bina 1994 yılında yapılmış ve beş katıda kaçak.

Binanın dibinde otel yapan Türkiye'ye Barselona üzerinden 28 milyon dolar kazık atan Arda Turan ile gündeme geldi.

Belediye başkanı çıktı dediki ''Bu bir afettir ve bina kaçaktır ondan dolayı kaydı.''

Oysa söylem bu olmamalıydı.

1994 yılında bu kaçak binanın yapılmasına kim izin verdi,ayrıca beşinci katın sonradan tekrar ilave yapıldığı söylendi o beşinci kat kimin zamanında yapıldı ve neden göz yumuldu.

İlk başta dediğim gibi ''Sen beni gör ben seni görmeyeyim'' yaklaşımı içinde mi yapıldı?

Oysa bunu da bırakalım, binanın hafriyat derinliği yirmi metre aşağı inerken bu yükseklikte yapılan İKSA (dayama BAK duvar ) standartlara uygun yapılsaydı o toprakta ,o binada kaymazdı.

Her zaman olduğu gibi olay gene Allah'a havale edilerek kapatılıverdi.

Tıpkı diğer iş kazaları, tren kazaları, ocak kazalarında olduğu gibi.

Ne güzel ilahi adalet de, Allah'a havale et bu durumda yasaya, mahkemeye,bilime,fene düşünmeye de gerek yok.

Ne diyelim Allah bu ülkenin bu günkü insanlarına akıl, fikir,bilim, sanat, edebiyat,felsefe versin ve aydınlık barış dolu yarınlar versin.