İstanbul Kartal’da bir bina çöktü ve 21 vatandaşımız hayatını kaybetti… Yaralı vatandaşlarımız da var. Bu acı haberi tüm vatandaşlarımız duymuştur.
Bu binanın çöküşü bizler için bir imtihan mı?
Evet bir imtihan…
Bir binanın çöküşünde bile devletin birimleri, kurtarma ekipleri, belediyeleri nasıl bir sınav verdiler.
Bir binanın çökmesiyle meydana gelen enkazın içinde kalan vatansalar 3_4 günde kurtarılamadı.
Bakın bu bir bina…
Ekiplerin enkazın yanına rahatlıkla ulaşabildiği bir ortam var.
Peki İstanbul’da beklenen deprem meydana geldiğinde ne yapılabilir, nasıl bir sonuç alınabilir, enkaz altında kalan vatandaşlar nasıl kurtarılabilir?
Bu sorulara cevap vermek zor.
İstanbul’un bir çok yerinde geçmişte deprem toplanma alanları olarak bırakılan bazı yerlerin bile imara açılıp beton yığıldığını biliyoruz.
İstanbul’da eskiden tek katlı gecekonduların bulunduğu noktaların şimdi birer gökdelen haline dönüştüğünü görüyoruz.
İstanbul’da sokaklarda deprem olmadan bile yayalar için yürüyecek yol kalmadığı açık ortada.
Çarpık yapılaşma, otopark sorunu nedeniyle, otopark haline gelen kaldırımlar…
Muhtemel bir depremde meydana gelecek bir yıkılmalarla kapanacak yollar ve ulaşılmaz noktaları düşününce aklım duruyor…
Şu güzel İstanbul şehrimizinim hangi bölgesi olursa olsun, eski İstanbul Fatih… Bir düşünsenize….
Fark etmez, Eyüp, Kadıköy, Üsküdar, Gaziosmanpaşa, Zeytinburnu, Bağcılar, Bahçelievler, Avcılar…
Neresini düşünürseniz düşünün… Sıra sıra binalar. Nefese alacak yer olmayan sokaklar, caddeler…
**** ***** ****** ****** *****
Bu sıkıntı sadece İstanbul’da değil… Türkiye’nin her noktasındaki illerimizde var ne yazık ki…
Türkiye’de hiçbir kentte, şehircilik anlamında bir plan proje göremiyorum doğrusu…
Her şey rantiye üzerine kurulmuş bir şehircilik anlayışımız var ne yazık ki!
Bugün İstanbul’a baktığımızda rast gele dikilmiş gökdelenler, yüksek yapılar…
Bunları yaptıran ve izin veren zihniyet bu gün yüksek bina karşıtı bir tutum içinde…
Bu zihniyet hala iktidarda, ama konuşurken zannedersiniz ki muhalefet…
Yapılanları eleştiriyor.
Ama Cumhurbaşkanı Ak Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, “İstanbul’a İhanet ettik” diyor…
Peki, İstanbul’a ihanet ettiyseniz, bu ihaneti yok edebilirsiniz.
İhanet ettiğiniz noktaları yıkın, ihaneti ortadan kaldırın…
**** ***** ***** ***** *****
Şimdi şu son çökme olayını gördükten sonra, İstanbul’da meydana gelecek bir depremin nelere mal olacağını düşünmek bile akıl durduruyor.
Deprem uzmanları da her seferinde İstanbul depreminin milyonların ölümüne neden olabileceği tezini savunuyor.
Böyle olacağı yıkılan 10 katlı bir binanın enkaz temizlenmesi ve enkaz altında kalan vatandaşların kurtarılması sırasında ortaya çıktı.
Beklenen bir depremde enkaz noktalarına bile ulaşmak kolay olmayacak. Bir binada enkaz altından 2. Günde yaşayan insanlarımız kurtarılmışsa, bu deprem bölgelerinde kurtarma ekiplerinin ulaşımı haftayı bulacaktır. Böyle bir durumda inse yaşamak mümkün değil…
Önümüzde bir yerel seçim var. Bakıyorum adaylar hep popülist söylemlerle devam ediyor. Oysa İstanbul’u afetlerden koruyacak, bir afet sırasında neler yapılabilir, insanlarımızın hayatı nasıl kurtarılabilir bunların üzerinde duran yok.
Tabi bunlar şunu da diyebilir…
Bir deprem olsun da İstanbul’u ondan sonra şekillendiririz…
Nüfus ta azalır… Düşünsenize 4-5 milyon insan hayatını kaybetmiş…
Son Söz: İstanbul’da deprem olayı ciddi olarak düşünülmeli ve olası bir duruma karşı neler yapılmalı, hangi bölgelerde mahallelerde, cadde ve sokaklarda binalar buna karşı dayanıklı değil… Buna karşı neler yapılabilir, En az zayiatla nasıl atlatılabilir… Devletin bu konuda ciddi bir adım atması lazım. Buna göre kentsel dönüşüm yapması lazım. Gecekondular depreme dayanıklıdır… Çünkü tek katlı binalardır. Onları değil, çürük binaların bulunduğu bölgelerde kentsel dönüşüm yapalım…
Yanı rantsalı bırakıp kentsel dönüşüme bakalım