Yolsuzluk, soygun, yalan, talan, iftira, küfür, tekme tokat havalarda uçuşuyor.
Öyle bir ortama düştük ki olanları izlerken başımız dönmeye başladı.
İşte tam bunlar olurken, her taraftan büyük bir cesaretle herkesin AKP' yi eleştirdiğini ve dindarım diyenlerin de din ve kuran üzerinden AKP' yi ve yöneticilerini cehenneme mahkum ettiklerini görüyoruz.
Cehennem mahkumiyetini kullananlar, bu hukuk düzeninde AKP' lilerin ve yolsuzluk yapanların bu dünyada mahkum olmasına inanmıyor olmasından olabilir mi?
Bir ülkede yargı, yürütme,yasama yoksa bunun adı ilkel dönem veya komün yaşam demektirki, artık bundan sonra herkes bu yaşamın içinde kendi şartlarını yaratmak ve buna uymak zorunda kalacaktır.
Yıllarca bu gidişat yanlış diyenlere karşı havalara zıplayan bir çok dindar insan, şimdi bu gidişata destek oldukları için kendilerini lanetliyorlar.
Peki bu güne kadar yanlışa destek olduktan sonra,bu gün bunlar yanlış demenize kim inanacak?
Çünkü yanlış o kadar açık ve aleniydiki, ''bunu nasıl görmüyorlar'' diye feryat figan edenler ya vatan haini ya da Ergenokoncu ilan edildi.
Şimdiyse özellikle cemaat denilen ve başı, sonu,bir örgüt şeması olamayan kesimin can havliyle AKP 'ye saldırdıklarına şahit oluyoruz.
Peki ne oldu da on bir yıldır doğru bulduğunuz el bebek gül bebek kardeşçe iş tuttuğunuz bu yapı bu gün yanlış oldu.
Peki on bir yıldır aklınız neredeydi diye soran olmayacak mı?
On bir yıl içinde oluşan haksızlıklar, ölümler,göz çıkarmalar, gençlerin katledilmesi,adam kayırmalar,din istismarcılığı,Uludere katliamı,gezide polis tarafından öldürülenler olduğun da neden sesiniz çıkmadı diye sormazlar mı?
Dindar olmanın en temel kuralı haksızlıklar karşısında ses çıkarmak değil midir?
Bundan sonra sizin dindarlığınıza kim inanır?
Bu gün bölüşümde, paylaşımda sorun çıkınca bunlar yanlış, kötü demeniz sizi ne kadar haklı çıkaracaktır?
Yarın çıkarlarınız örtüşünce tekrar eski pozisyonunuza dönmeyeceğinizi nereden bileceğiz?
Bu gün gelinen noktada en büyük zararı halkın yüreğinde tertemiz yer bulan İslam dini görmektedir.
İslam inancının siyasete alet edilmesinin ne kadar yanlış olduğu son olayla bir kez daha ortaya çıkmıştır.
Bu güne kadar halkın büyük çoğunluğunun din üzerinden siyaset yapanlara güveni sarsılmıştır.
Güven sarsılması, dini her türlü çıkara ve siyasete alet eden AKP iktidarı kaybeder mi bundan emin değilim.
Soygun düzeninde oy veren de oy alan da hayatından memnun.
Ver gülüm al gülüm, ver kömür, para, bulgur, al oy düzeni tam bir ''soygun düzeni'' olduğu için bu olayların AKP' yi iktidardan edeceğinden çok emin değilim.
Bir başka konu da paralel devlet.
Ben mühendis olduğum için matematiğim iyidir.
Matematiğin bir kolu olan geometride paraleli biz şöyle öğrendik.
Aynı doğrultuda ve aralarında ki mesafe her aşamada eşit olan iki doğru çizgi sonsuza dek birleşmeden devam ederse buna paralel diyoruz.
Oysa paralel kelimesinden esinlenerek ''paralel devlet'' diyemeyiz.
Çünkü cemaatin adamlarıyla devlet bırakın birbirine değmemeyi, iç içe, koyun koyuna geçmiş,aynı dine aynı mezhebe aynı Allah'a inanmış olmasından dolayı buna paralel devlet denilmez bunun adı çıkar ortaklığına dayalı kardeş devlettir.
Şimdi ise çıkarlar bozuldu kan kardeşliği ''kanlı'' düşmanlığa dönüştü.