Sivil Toplum ve Diyalog Merkezi aktivistlerinden Hasan Güçlü, Türkiye'deki birçok öğrenci gibi sıkıntılarla, zorluklarla öğrenim gören bir genç.
Eğitimle ilgili sorunları demokratik bir şekilde dile getirerek köşe yazısı yazıyor.
Hasan Güçlü eğitim sorunlarını o kadar içtenlikle ve açıklayıcı olarak belirtiyor ki yazılarını beğenerek ve zevk alarak okuyoruz.
Demokratik hak arama mücadelesi verenlerin Hasan Güçlü'yü örnek almaları gerekir. Çünkü ellerindeki sopalarla polise vuran öğrencilerin demokratik haklarını kullandıkları, bunu özgürlükler adına yaptıkları ve hak aradıkları söylenemez.
Sizce Türkiye'yi bu kadar meşgul eden İstanbul'daki üniversiteli öğrencilerin protestosu hak arama mücadelesi miydi? veya Başbakan'ın rektörlerle yaptığı toplantıyı basmak mıdır hak arama mücadelesi?
Ne yani Başbakan bu öğrencilere buyrun içeri toplantımı basabilirsiniz mi diyecek?
Tabii ki gösteri yapılması, hükümet politikalarının eleştirilmesi, yuhalanması, slogan atılması meşrudur.
Ama kamu malına zarar vermek, polise sopayla saldırmak demokratik hak arama mücadelesi değildir.
Diğer bir konu ise öğrencilerin protestosunda ki talepleri nelerdi?
Hiç kimse öğrencilerin orada ne için toplandıklarını anlamış değil. Müdahaleden önce duyduğum iki slogan vardı “üniversiteler bizimdir AKP'ye teslim etmeyeceğiz” ve “gerici AKP” sloganlarıydı. Bu sloganlardan özgürlük adına bir talep çıkaramadım. Sadece yeşil bayraklar ve sopalar gördüm.
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu ve CHP Genel Sekreteri Süheyl Batum'a yapılanlarla hangi talep dile getirildi bilen var mı?
Bunları özgürlükler adına yapıldığını söyleyenler yumurtalı saldırıdan sonra hangi talepleri yerine getirildi veya getirilecek.
Şunu kesin bir dille belirteyim ki öğrencilere yapılan orantısız müdahaleyi onaylamak mümkün değildir. Ekranlarda gördük. Yere düşenlere, sürünenlere, hatta tekme vurulanlara sevinmek insanlık dışıdır.
Benim burada vurgulamak istediğim bu protestoların ideolojiden ve provokasyondan uzak olması, şiddetten nemalanmamasıdır.
Bunun yanında polislerin sert müdahalesiyle çocuğumu düşürdüm diyen genç bayanın olay esnasında elindeki sopayla polise vurduğunda, polisin sert tepkisinin olabileceğini veya izdihamda ezilebileceğini biliyor olması gerekir.
Genç bayanın oraya hak aramak için geldiklerini de unutmuş olacak ki polise dayak atmaya kalkıştığını hepimiz gördük
Sonuç olarak öğrenciler Hasan Güçlü kardeşimizin yaptığı gibi kendilerini demokratik, hukuki çerçevede ifade edebilirler.
Polisin şiddet uygulaması ile birilerinin, istediklerini aldıkları açık seçik ortadadır.
Kim bilir belki de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın söylediği gibi bu yapılanlar oyunun bir parçası, protesto provokasyon, öğrencilerde birer maşa olabilirler.
Nihat Altay
STDM Aktivisti