Öğretmenler rahata alıştı diyen hanımefendi; rahatın nasıl bir şey olduğunu ancak siz bilirsiniz.
Zira biz öğretmenler emekleri karşılığında yaşamlarını sürdürmeye çalışan insanlarız.
Bilmiyorsanız söyleyeyim, uzaktan ya da yakından işimiz insan yetiştirmek. Bilmiyorsunuz sanırım, okul yüzü de görmediniz galiba. Gördüyseniz de öğretmenleriniz sizin gibi bir öğrencileri olduğu için hayıflanıyordur.
Yan gelip yatmayı biz bilmeyiz çünkü onca çalışmamıza rağmen ülkedeki yoksulluk sınırının altında maaşlarımız vardır. Yan gelip yatarak geçimimizi sağlayacak yatımız, katımız vs yoktur. Ama onurlu duruşlarımız vardır ki ne mesleğimize ne kişiliğimize kimsenin hakaret etmesine rıza göstermeyiz.
Yan gelip yatmaya alıştı dediğiniz bir öğretmenin canlı ders sırasında balkondan düşüp kaybettiği bebeğini hatırlıyor musunuz? O annenin çektiği acı tırnağınızın kırılmasına benzemez.
Görevde şehit olmuş onca öğretmeni hatırlıyor musunuz? Onlar gencecik yaşta toprağın altında rahat yatıyorlar. Bu sizin sıcak yatağınızda, kuş tüyü yastıklarınızda yatmanıza da benzemez. Ama emin olun onlar vicdanları rahattır, yattıkları yer de sizin yataklarınızdan rahattır.
Her gün onca çocuğa ekran karşısında ders verip, üstüne acaba bir sorunu var mıdır diye telefonla öğrencileri arayan, bir öğrencisi derse giremiyor diye dertlenen öğretmeni bilir misiniz? Bu dert bugün nerede yemek yesem diye düşünmeye benzemez.
Kadrosu olmayıp sözleşmeli adı altında, ailesinden uzakta ve çok düşük bir maaşla çalışıp yine de öğrencisinin durumunu düşünen, büyük özverilerle çalışan öğretmeni bilir misin? Bu, ekran karşısında her önüne gelene laf yetiştirip binlikleri cebe koymaya benzemez.
Alın teri nedir bilir misin? Makyajını temizlemek için yüzünü bol su ile yıkamaya da benzemez. Alın teri tuzludur, yorucudur ama temizdir. Yüzünün kirini temizlemek için kullanmazsın. Alın teri gururdur. Kimsenin gururunu ayaklar altına almasına da izin vermezsin.
Rahata alışmak nedir sen bilirsin. Çünkü ancak senin gibilere rahat batar da önüne gelene bildik bilmedik şekilde laf yetiştirir. Sen de haklısın, bu şekilde hayatını kazanmaya devam ettiğin sürece yetiştirmeye de devam edersin. Ancak biz öğretmenler gereksiz konuşmayı sevmeyiz. Biz boyun eğmeyi de sevmeyiz. Biz ders vermeyi severiz. Sana vereceğimiz ders de “anlamadığın işlere burnunu sokma, çok dinle az konuş” olur.