15 haziran Türkiye siyasal tarihinde çok şey ifade eden günlerden biridir.

K.Kılıçdaroğlu'nun bu gün yürümeye başlaması bu güne yeni anlamlar katacaktır.

Yürüyüş başladığından bu güne çeşitli kesimlerin tepkilerine bakıyorum yürüyüş amacına ulaşacak diye düşünüyorum.

Neden mi?

AKP cenahında ADALET yürüyüşüyle ilgili rahatsızlıkların olduğu çok açık.

Sayın Cumhurbaşkanı eğer yürüyorlarsa ''Bu bizim lütufumuzdur'' demesi bile yürüyüşle ilgili en büyük rahatsızlık işaretidir.

Çünkü bu yürüyüşün lütuf olmadığını ve yasal sınırlar içinde yapılan bir yürüyüş olduğunu herkes biliyor.

Sayın Erdoğan Lütuf diyorsa yürüyüşe paydaşlık katma psikolojisinin dışa vurumu olarak yorumlayabiliriz.

Beni en çok şaşırtan ise D.Bahçeli oldu.

Referandumla birlikte sanki bir sihirli el Bahçeli,ye değiverdi ve hiç söylenmeyecek sözleri söylemeye başladı.

Kılıçdaroğlu'nun adalet yürüyüşüne kulp takacak en son genel başkan o olması gerekirken, en başta yer almayı tercih etti.

Sanki birilerine yaranmak için ön alıyor gibi bir duruma düştü.

Oysa muhalefetin en sertini ,en cilalı lafları söyleyen Bahçeli gitti yerine birilerine yaranmaya çalışan Bahçeli geldi.

Yakında o sihirli el ona bir kez daha dokunacak ve eski Bahçeli tekrar kendine gelecek diye düşünüyorum.

Esas konu ise CHP içindeki sesler.

En başta sayın Deniz Baykal.

Akdeniz de ılık deniz sularında kulaç atıp, dünya nimetlerinden ve ulvi zevklerden yararlanırken demişki; ''Bu yürüyüşü doğru bulmuyorum.''

Bu durum da söylenecek tek söz var, bu güne kadar söylemleriyle CHP'yi barajın altına kadar düştüğüne göre Kılıçdaroğlu doğru yolda demektir.

Çünkü son yıllarda sayın Baykal partinin rotası ne zaman yukarı doğru çevrilmişse ortaya çıktı ve partinin iktidara yürüyüş hızını kesiverdi.

CHP Parti içinde bu güne kadar bir bütünlük yakalayamadı.

Bu yürüyüş ve adalet arayışı toplumun bütün kesimlerinden destek görürken, başta sayın Baykal olmak üzere belli bir kesim bunu kongreye yönelik bir adım gibi görmeye başladı.

Malumunuz CHP ilçe ve il kongreleri takvimi içinde yakında mahalle delege seçimleri sonra ilçe ve il kongreleri ve sonra da kurultay yapılacak.

Pati içi muhalefet Kılıçdaroğlu'nun kongreyi kaybedeceğini anladığı için böyle bir çıkışa ihtiyaç duyduğunu ima eden beyanatlar veriyorlar.

Demekki onlar için bu ülkede adalet sorunu yok, Kılıçdaroğlu'nun koltuk sorunu var.

İşte bundan dolayı CHP iktidar olamıyor.

Parti tam kadro bir noktada buluşamıyor.

Ülkenin sorunları konusunda bile aynı düşünmeyi, aynı eylemde buluşmayı beceremiyorlar.

Oysa sayın Kılıçdaroğlu bu yaşında hayatını da riske atarak bu eylemi sırf koltuğunu korumak için yapıyorsa aklından şüphe etmek gerekir.

Çünkü bu ülkenin adalet sorunu olduğunu,gazetecilerin, milletvekillerinin tutuklandığını,FETÖ bahanesiyle suçlu olup olmadığı belli olmayan en az elli bin insanın hapislerde olduğunu,adalet olmadığı için halkın adalete olan güveninin tamamen yok olduğunu ,CHP içinde parti içi muhalefet kabul etmiyor olmalıki, bu yürüyüş doğru değil diyebiliyor.

Oysa bu gün birlik berberlik (Bu birlik beraberlik kelimeleri de çok yıprandı ama mecburen kullanıyorum )günü olmalı, tek ses verme  ve hedefe birlikte yürüme günü olmalı.

Bu fikre katılmayan,Kılıçdaroğlu'yla yan yana görünmek istemeyen  sayın Baykal Akdeniz, Ege, Marmara yoluyla yüzerek İstanbul'a gelebilir. (bu fikir alıntıdır).

Hakikaten bu particilik işi insanın bazen gerçek üstü fikirlere kapılmasına ve mantığını kaybetmesine neden olabiliyor.

Bu durumda adalet yürüyüşü sırasında sayın Kılıçdaroğlu'nun başına bir şey gelmeden(Saldırı,provakasyon,sağlık sorunları,ayak şişmesi,kalp sorunları v.s) İstanbul'a ulaşabilirse belki de yakın tarihin en etkili siyasal eylemi olarak tarihte yerini alacaktır.

Bundan sonra CHP ne yapar derseniz hiç bir şey değişmez çünkü at toplasa üzerine kim binerse binsin at bildiği gibi gidecektir.

CHP örgütsel, üyesel sorunlarını çözmeden iktidar olamaz.

Bu örgüt yapısıyla bu ilçelerle 29 defa seçim yapılsa aynı sonuçları alacaktır.

Bu cümleti beş yıldır CHP ile ilgili yazdığım her yazıda tekrarladım ve her seçimde de haklı çıktım.

CHP' nin sorunu genel başkan sorunu değil, örgüt ve üye sorunudur yapısal sorunlardır.

Sayın Kılçdaroğlu Edirne'ye kadar oradan da kuzey kutbuna kadar yürüse CHP ilk seçimde aynı sonucu alacaktır.

Ayrıca Sayın Kılıçdaroğlu ''Oyları yüksek seçim kurulu çaldı,sonucu onlar belirledi'' dediğine göre 2019 yılında da çalmanın önünde hiç bir engel yok, çünkü bilgisayar onların elinin altında ve CHP 'nin ıslak imzalı mazbatalarının da bir hükmü yok.

Çünkü itiraz edecekleri bir mercide yok.

İtiraz etseler bile sonucun peşine ''Ret '' olduğunu herkes biliyor.

Partinin ve partililerin bunu görmemesinin nedeni her gelenin bu yapıyla uzlaşması ve yavaş gidişe onlarında uyum sağlamsıyla ilgilidir.

Gelen ilçe başkanı ben bu üyelik yapısını değiştirmek istiyorum, yeni bir örgüt yapısı kuracağım demeden mevcut yapıya kol kola girerek kısa mesafede kendi dar amaçlarına yürümesi en büyük sorunlardan bir tanesi olarak orta yerde duruyor.

Sonuç; sayın Kılıçdaroğlu son yılların en iyi politik eylemini başlatmıştır ama CHP' nin iktidar olmasına yetmeyecektir.

Yürüyüş bittikten sonra CHP 2nin yaşlı hantal yapısı gene kendi iç yapısına dönecek ve ilk seçimde de aynı sonucu alacaktır.

Sayın Kılçdaroğlu'na ve bu fikre destek veren yürüyen aynı düşünen herkese başarılar diliyorum.

Kutluyorum.