Bu oyunların ardından Ortadoğu haritasının değişmesinden başka bir şey yok.
Şimdi dünyayı yönetenler, eskisi gibi adı konulmuş savaşlar yerine sinsice yaptıkları planları uyguluyor.
Bu planlar içerisinde, terör, ekonomik olaylar, bölgesel olaylar, insan tacirliği gibi birçok konu almış başını gidiyor. Ortadoğu’da yaşanan çıkmaz da bunun basit bir örneği.
Ortadoğu çıkmazı yeni mi? Hayır tabi ki... Yıllar öncesine dayanan planlar var ve bunların uygulaması devam ediyor.
Millete verilen algılar, ekonomi ve terör...
Ama arka planda yapılması düşünülen gerçek haritanın değişmesi ve yeni devletlerin kurulumu...
11 Eylül 2001 yılında Amerika Birlişek Devletleri’nde ikiz kuleleri vuran güç nasıl bir güçtü ? Kaldırdığı uçaklarla 45 dakika arayla, iki kuleyi vuruyor, yerle bir ediyor. Binlerce insan ölüyor. ABD Savunma Bakanlığı, CIA, FBI bir şey yapamıyor veya yapmıyor.
Dünyanın en güçlü savunma sistemine ve istihbaratına sahip ABD böyle bir saldırı karşısında aciz kalıyor. Hiçbir devlet veya örgüt çıkıp bu işi ben yaptım demedi. Ancak bir suçlu aranıyordu, oda bulundu. Kimdi o? El Kaide... Kimdi El Kaide Müslüman terör örgütü… Yani burada hedef neydi bütün Müslümanları suçlu gösterip terörist ilan etmekti. Amerikan halkına yaratılan algı buydu. Tüm müslümanlar terörist, gelip bizi vurdular, onlar bizi vurduysa biz de gider Irak’a, Afganistan’a gireriz…
Dünya kamuoyunu kandırabilecekleri bir ortam oluşturdular.
Rusya dağılmış, ABD'ye karşı çıkabilecek düşman kalmamış, sakin ve durgun bir hava, ortam oluşmuştu. Silah satışları azalmıştı. Bir düşman tayin edilmesi gerekiyordu.
Amerika dünya kamuoyunda Müslümanları sanık sandalyesine oturtmuş, Müslüman ülkeleri işgal etmek için Amerika dünya kamuoyunu arkasına almaya çalışıyordu.
Gerekçe terörü bitirmek gibi gösterilse de işin aslı bu değil tabiki… Burda yapılan gerçek anlamda kamuoyunun desteğini almak, vatandaşlarını sakinleştirmek, savaşa girme gerekçesini haklı ve mecbur göstermek.
Tüm algılar terör üzerine kurulmuş. Müslümanlar terörist...
Peki Müslüman ülkeler ne yaptı bunun üzerine, ABD’nin dümen suyunda ilerledi. Çünkü ABD, bir çok Müslüman ülkenin liderlerini sanki kendisi atamış gibi kullanıyor. Bu üzen bir gerçek.
Oysa o operasyonların arka yüzündeki gerçek öncelikle ‘Büyük Kürdistan’ hayaliydi.
Bunda Irak topraklarında 1. Aşamayı gerçekleştirdiler.
Suriye 2. Aşama operasyonudur...
Bugün Türkiye’de yapıldığı iddia edilen darbe girişimi, geçmişte diretilen ‘Açılım projesi’ de bu işle ilgili yürütülen bir operasyon olduğunu düşünüyorum.
Çünkü, geldiğimiz nokta bunu gösteriyor. Irak halkının tamamı ölse, ABD için çok mu önemli?..
Bu konu açılıp konuştuğumuzda dostlarla, soruyorum...
-ABD Irak’ı girdi yıllarca kaldı. Irak’ta Saddam’ı indirip idam etti. Peki Irak’ta ne değişti?
Hemen hemen herkesten; siyasetçisinden, akademisyenine aldığım cevap, gözyaşı kan, ABD petrolleri kendine bağladı....
İşte algı böyle yaratılıyor.
Oysa oradaki hedef Kürt devletiydi ve Barzani'nin başında bulunduğu devlet ilan edildi. Bugün tam bağımsız olmayabilir…
İşte Suriye’de Esad’a yapılan operasyonda bundan ibarettir.
Yoksa Suriye’de Esad ailesi hem Rusya ile hem de batı ile iyi diyaloglar içindeydi…
Hele ki bizimle son derece…
“Kardeşim Esat”tı… Sınırlardaki mayınlar temizlendi, iki ülke arasında vizeler kaldırıldı…
Hal böyleyken birden bire düşman olduk ve ‘Açılım Projesi’ ile terörist başı Abdullah Öcalan ile masaya oturduk.
Ne zaman törör örgütünün uzantısı PYD Türkiye’nin Güney sınırlarının içersindeki belirli alanı teslim aldık diye ‘Bayrak kaldırdı’ , tüm batı Esat’lı çözüme geçti…
Biz de BOP projesi ile kandırıldık. Diyor ya Cumhurbaşkanı Erdoğan her noktada “Kandırıldık” diye... İşte öyle...
Musul-Kerkük olayı da bunlarla bağlantılı...
O bölgeyi de alıp, Barzani Kürdistanı’na bağlayacaklar.
Çünkü, terör algısı... Bölgeye salıverdikleri IŞİD’le bunu yapıyorlar...
Algısı ‘Müslüman, dinci terör örgütü’
IŞİD’in tepe yöneticileri Yahudi Lobisi’nin yazdığı senaryo, ABD ve bazı batı ülkelerinin birlikte sahneye koyduğu filmin aktörleri...
Aslına bakıldığında Türkiye şu anda bir çok gerçeği gördü.
Eskiden de görenler vardı bu gerçekleri ama o kişiler o süreçte, Ergenekon, Balyoz adı altında pasifize edildi...
Musul ve son olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “Koalisyon güçleri ile birlikte operasyona varız. Bizi dışarıda tutarlarsa B ve C planımız var” dedi...
Türkiye eğer isterse, Kerkük ve Musul'daki haklarını gündeme getirerek bu iki şehri kontrol altına alabilir.
Zira 1926 Ankara Antlaşması bu hakkı veriyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da Ankara anlaşmasından doğan haklarla ilgili B planını yapmıştır diye düşünüyorum.
Bu konuda 17/25 Aralık Türkiye açısından bir dönüm noktası oldu...
Tabi bu 17/25 Aralık bir darbe falan da değildi. FETÖ’yü büyüten iktidarla aralarındaki menfaat kavgasıydı. O gün ortaya atılan iddialar bağımsız yargıda temizlenmediği müddetçe kimse onun arkasına sığınamaz. Bugün halka darbe algısıyla bu yapılsa bile Allah görüyor neler olduğunu... Herkes hesabını bir gün verecektir...
Deriz ya her şeyde bir hayır vardır...
Onun için 17/25 Aralık’ta Türkiye için hayırlı olmuştur... Ve bugün bu devlete yıllardır sızan, AKP iktidarı döneminde devleti ele geçirme noktasına kadar gelen FETÖ yapısı böylece temizleniyor...
15 Temmuz sonrası otaya çıkan durum ve OHAL uygulamaları da çok tartışılacak... Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi ‘At izi it izine karıştı’...
Burada çok dikkatli olunması lazım, o dikkatte yapılıyor belirli noktada...
Bir gerçek var, bu operasyon Tayyip Erdoğan gibi bir liderin olmadığı noktada Türkiye’de yapılamazdı.
Düşünsenize, bugün iktidarda Cumhuriyet Halk Partisi veya Milliyetçi Hareket Partisi olduğunu...
Ve devletin güvenlik güçleri, baş örtülü genç kızları alıyor ve ellerine kelepçe bağlayıp hapse atıyor... Bu mümkün olur muydu?
Millet sokağa dökülürdü, ‘din elden gidiyor’ diye...
Devlet işini bilir...
Devlet işini yaparken, birileri de devletin dinamiklerine karşı işler yapmaya kalkar...
Onlar kendilerine göre bir rejim için Türkiye Cumhuriyeti’nin dinamikleri ile oyamaya kalkarlar, yaptıkları bir kaç icraatle oynadıklarını düşünürler...
Devlet işi bitene kadar ‘Devam et’ der, işi bitince onun da işini bitirir...
Hepsi algı meselesi... Sen öyle algılarsın ben böyle algılarım...
Müslüman dünyasının böyle ters algıları görüp, birbiriyle kavga savaş yerine kucaklaşması lazım. Bunun için de; mezhebini, tarikatını, cemaatini bir tarafa bırakıp dinimizin esası olan şu üç noktada birleşmesi lazım;
- Yaradan Allah,
- Kur'an-ı Kerim,
- Hz. Muhammed...
İşte o zaman İslam dünyasında her şey normale döner.