Yalancılıkları, sahtekarlıkları deşifre oldukça birbirlerine düşüyorlar. Müslüman görünen Müslümanlıktan geçinenler arası çatışma sürüyor.  Türkiye’yi ve Ortadoğu’yu tarihte olduğu gibi yine karanlık bulutlar kapladı. İslam adına birbirlerine düşmanlık yapıyorlar, yalan söylüyorlar, hırsızlık yapıyorlar, İslam adına katlediyorlar.
 
Ne diyorlar; İslam, son din, en mükemmel din. Kur’an son kitap, herşey onda var. Muhammed; en son peygamber, en mükemmel insan o. Kim diyor bunları? Müslümanlar diyor. Peki bu söylediklerinde birlikler mi? Aynı yorum mu yapıyorlar?
Kur’an da, peygamber de tek diyorlar ama her birinin anladığı düşüncesinde yaşamında yansıttığı farklı binlerce Kur’an, binlerce Muhammed var.
 
İşte İslam dünyası işte Ortadoğu, işte Kuzey ve Orta Afrika, işte Türkiye.
 
Onlar ki; ilkellikte, vahşilikte, İftira atmada, katliamda, hırsızlıkta, yalancılıkta, sömürmede, rüşvette, yolsuzlukta, çalmada çırpmada, servet edinmede yarışırlar.
Onlar ki; bilimden, sanattan nasipsizlerdir Ama güçlüler. Neden güçlüler?
Çünkü Kötülüğün simgesi Şeytanın hiçbir kural tanımayan savaş oyunlarını; çok iyi biliyorlar ve uyguluyorlar.
Kötülerin zaferi; tarih boyunca hep olmuştur. İyiler mücadele eder bedel öder, kötüler kaymağını yer. Bu insanlığın altın kuralıdır. İyiler ve kötüler nasıl ayrışır?
 
Destekleyenler bakıyorum: ne kadar kötü ruhlu şeytanın emireri çıkarcı tip varsa ortalarda. Kim arasan var. Her siyasi görüşten, her etnik gruptan, her dinden, her tarikattan cemaatten. Ama iyiler yok.
İblis; siyasi kişileri şeytanlaştırmaya hala doymuyor.
 
Kitlelerin psikolojisi; şizofrenik yarılmaya maruz bırakılmıştır. Halka ve aydınlara yalan söylüyorlar, ayaklarına dolaştırıyorlar, sorunları çözemiyorlar, içinden çıkılmaz hale sokuyorlar.
Kitleleri azdırmak için; kitle önderlerini şeytanlaştırma tarihin bir gerçeğidir. Dünya değişti her şey değişti ama şeytanları değişmedi.
 
Konuşmalarının kozmolojisi; ibret vericidir.
Konuşmalarının ontolojisi; kendileri gibi kitleleri de inandırdıkları belirsiz başarılarıdır.
Konuşmalarının psikolojisi; insanları hayır ve şer cephesi olarak ikiye ayırmalarıdır.
Konuşmalarının teolojisi; Allah’a hamdolsun bugünleri bize nasip etti, dir.
Konuşmalarının gizlediği; Küresel güçlerin politikalarına niye niçin nasıl alet olunduğudur.
Konuşmalarının örttüğü; iyilik, doğruluk, dürüstlük, adalet, hak, paylaşımdır.
Konuşmalarının unutturduğu; Türkiye’de otu sığırı dahi ithal eden ve on yılda satılan milli varlıklar madenler şirketlerdir. Yeraltı yerüstü kaynaklardır. Yabancılara toprak satışlarıdır.
Konuşmalarının tiksindirdiği; politikacıların halkı cahil budala görmesi, sorgusuz ve hafızasız kabullenip sürdürdükleri saltanatlarını yüzleri yine kızarmadan sürdürmeleridir.
Konuşmalarının başarısı; bağlı insanların sadakatlerini yenilemeleri, biat algısını pekiştirmeleridir.
Konuşmalarının zenginliği; çocuklara okullarda anlatılan tarihi, insanların beklentilerini çarpıtarak tekrarlamalarıdır. Sanayi üretimi diye de sadece buzdolabı çamaşır makinesi, araba satışlarının arttığı gurur ve iftihar vesilesi olarak vurgulanarak konuşuluyor.
Konuşmalarında; emek konuşulmuyor, işsizlik konuşulmuyor, fırsat eşitsizliği konuşulmuyor, haksızlıklar zulümler hiç konuşulmuyor, sendika işçi lafı edilmiyor, ürün konuşulmuyor, ot, köy, yumurta, peynir, inek, yani tarımsal üretim konuşulmuyor.
 
Yani; Türkiye’nin ve Ortadoğu’nun yenilenen yalancıları hiç değişmiyor ve bitmiyor. Şeytanın dostlarının; neonlar, ışık gösterileri, teknolojileri ile gizledikleri kirli düşüncelerine, niyetlerine amaçlarına rağmen, ruh halleri konuşma tarzları hiç değişmiyor.
Aydınlığın yeniden bu topraklarda doğacağı günler yakın.
 
Günün Sözü: Aldatılan aydınlatılmadıkça aldatılmaya devam eder.