Siyasi görüşe, dini görüşe, etnik kimliğe, unvana, makama, paraya, akla, mantığa, bilgiye göre olayları değerlendirir, kişiler hakkında kanaat sahibi oluruz.
Yine görünen veya görünmeyen işleyişine göre de bakışımız değişken olabilir.
Türkiye’de en çok sorulan soru; Türkiye’yi kim ya da kimlerin yönettiği sorusudur.
Her şey Cumhuriyetin kurucusu M. K. Atatürk'e karşı darbe yapan İngiliz-Fransa ve ABD destekli İnönü'nün, 1939 yılında ABD ile imzaladığı eğitim anlaşmasıyla başlamıştı.
İkinci dünya savaşı sonrası askeri anlaşmalarla devam etti. Menderes-Bayar ikilisi küçük Amerika sloganıyla Türkiye, ABD'nin 52 inci eyaleti yapma sürecine sokulmuştu.
Sonrası, NATO'ya girişle, asker-sivil istihbarat bütünleşmesi ile süreç devam etmişti.
Bağımsızlık çabaları, ABD destekli darbelerle kesilmişti.
Ancak bağımsızlıkçı askerilerin artması üzerine bu kez sivil destekli darbe süreci işletilmeye başlandı. Devşirilen İslamcı kimlikli, liberal kimlikli, demokrat kimlikli dönme elemanlar; eğitildiler, bilinçlendirildiler, görevlendirildiler, iş başına getirildiler.
Kazan kazan anlayışıyla sıfır dış politika görünümlü stratejik derinlik, Türkiye’yi bölgesinde komşularıyla sorunlu kıldı, güvenilmez kıldı.
Kime kardeş kime dost dedilerse, kısa süre sonra düşman oldular. Hıristiyan batı ile birlikte İslam ülkelerindeki katliamlara ortak oldular.
Türkiye'de ve bölgede yaşanan süreç, genel anlamda budur.
Batılılar; Büyük Türk Milleti'ni ayrıştırarak küçültmek ve Türk Devleti'ni eyaletleştirmek için yüzlerce proje hazırladılar, uygulamaya koydular. Ne yazık ki bazılarını para, servet ve şöhret sarhoşu yaparak elde ettiler.
Çağdaşcıyı, batıcıyı, materyalisti yaya bırakan, işbirlikçi entel, dönek, liboş, sosyal demokrat, milliyetçi, muhafazakar, dincilerle projelerini uygulamaya koydular.
Yaşanan şok uygulamalar karşısında nereye gidiyoruz diye soranlar artıyor.
İşgal sırasında yaşanan durum gibi onlarca general subay tutuklanmaya devam ederken, Eski Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları terörist ve terör örgütü yöneticisi olmaktan tutuklandı.
ABD büyükelçisinin Washington'a yolladığı Wikileaks belgelerinde; ‘ABD ile Türkiye'deki politik irade çok büyük uyum içerisinde. Irak ve Orta Doğu konusunda her türlü işbirliği yapmaya hazır. Ancak ABD'nin çıkarlarına aykırı davranan generaller var.' ABD, çıkarlarına ters düşen generallerin isimlerini tek tek sayıyor.
Wikileaks belgelerinde Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki generaller üçe ayrılıyor. Birincisi ABD ile ilişkileri iyi götürmek isteyen Atlantikçiler. İkincisi ABD ve AB ile ilişkilere şüpheli bakan Milliyetçiler. Bir de üçüncüsü İran ve Rusya ile ilişkilerin geliştirilmesini arzu eden Avrasyacılar. ABD Büyükelçisi diyor ki Avrasyacı generallerle, milliyetçi generaller ABD çıkarlarına ters düşüyor."
Wikileaks belgelerinde, ABD Büyükelçisinin "ABD karşıtı generallere karşı güçlü bir medya kurulması gereğinden" söz ediliyor. Dolayısıyla bu siyasi bir süreç bunun dış ilişkiler boyutu var. Yani burada Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ABD'ye pek sıcak bakmayan orgeneralleri hedef tahtasına mı oturtuluyor?
NSA, CIA VE FBI; Ankara, İstanbul, Konya, Diyarbakır, Adana'da karargah kurmuş durumda. ABD yetkilileri; Balkanlar, Ortadoğu, Kafkasya üçgeninde merkez üs olarak Türkiye'yi karargah haline getirdiler.
Ama unutulmamalıdır ki; Türk Milleti tarih boyunca varlığını ve bekasını korumaya azmetmiş evlatları ile tuzaklara karşı hep duyarlı oldu. Yine de duyarlıdır.
Günün Sözü: Hayat uzun bir öyküye benzer. Ancak öykünün sıkıntılı uzun olması değil, iyi olması önemlidir.