Haber Türk'te katıldığı televizyon programında 'helalleşme' konusunda yaptığı açıklamaya gelen eleştirilere yanıt veren CHP lideri Kılıçdaroğlu, Merkez Bankası'nın faiz indirimi kararını değerlendirdi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Habertürk TV'de gazetecilerin sorularını yanıtladı. Helalleşmenin barış, sevgi, hoşgörüye çağrı yapan güzel bir kavram olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu; "Helalleşme ile hukuk karıştırılıyor. Hukuk ayrı, helalleşme ayrı" dedi. İktidara geldiklerinde kadına şiddette indirim olmayacağını ve bu konuya ilişkin özel mahkemelerin kurulacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, bağımsız bir yargı inşa etmek istediklerini ifade etti. Merkez Bankası'nın fiyat istikrarı sağlama kapasitesinin olmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'bir avuç insana hizmet eden gerçeklerden kopmuş bir insan' olduğunu belirtti. Yüzde 50+1 tartışmalarına ise Kılıçdaroğlu, "Bu sistemle ilgili gelen her şeye hayır deriz" dedi. Kılıçdaroğlu ayrıca, 'uyuşturucu baronlarının siyaset kurumunu teslim aldığını' iddia etti.

Cumhurbaşkanı ve AKP Lideri Tayyip Erdoğan'ın Merkez Bankası konusundaki iki farklı açıklamasını okuyan Kılıçdaroğlu, "Hangi Erdoğan? Merkez Bankası’nın bağımsızlığını savunan Erdoğan mı, ‘Benim sözümü dinlemediği için Merkez Bankası Başkanı’nı görevden aldım’ diyen Erdoğan mı?" dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, katıldığı televizyon programında “Ülkemizin iyileşmeye, helalleşmeye ihtiyacı var. Helalleşmek geçmişi değiştirmez ama geleceğimizi kurtarır. Geçmişte partimizin de hataları oldu; helalleşme yolculuğuna çıkma kararı aldım” sözleriyle ilgili konuştu.

“CHP'YE MESAFELİ OLAN KESİMLERİN DİLLENDİRDİKLERİ BİR KAVRAMDI”

‘Helalleşme' kararının nasıl alındığına değinen Kılıçdaroğlu, “CHP'ye mesafeli olan kesimlerle yaptığım toplantılarda, toplantıların sonunda pek çok kişi ‘Helalleşmemiz lazım' diye güzel temennilerde bulundular. Ben bunu değişik illerde, kamuoyuna açık toplantılarda da dillendirdim. Kavram benden çok, benim dışımda CHP'ye mesafeli olan kesimler dillendirdikleri bir kavramdı. Güzel ve çok sık kullanılan bir kavram aslında. Barışa, sevgiye, hoşgörüye çağrı yapan bir kavram. Bu kavram bence çok güzel” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:

* Varolan sorunlara ön yargıyla yaklaşıyoruz ya da birbirimizi ön yargıyla eleştiriyoruz. Ön yargılardan kurtulabilirsek aslında çok güzel şeyler yapabiliriz. Ben bundan yanayım. Siyaset çok kutuplaştı.

* Birbirimize farklı gözlerle bakmaya başladık. Buradan Türkiye'nin çıkması lazım. Zaten Türkiye yeteri kadar sıkıntılar çekiyor. Bütün bu sorunlar varken sorunları çözmek yerine birbirimizi ön yargıyla bakıp birbirimizi suçlamanın anlamı yok.

* Buradan çıkarsak emin olsun hep beraber, sakin bir masanın etrafına oturup ‘Bu sorunu nasıl çözebiliriz' diye oturup konuşabiliriz. Bu ortamı yaratmak istiyorum. Geçmişe takılıp değil, geleceğe bakmamız lazım. Helalleşmenin özünde gelecek perspektifi var.

* Bir sürü mağduriyet var. Sadece başörtüsü değil. İlk başörtüsü yasağının doğru olmadığını İBB adayıyken söylemiştim. Hayatımın değişik evrelerinde de dillendirdim…

* Varolan mağduriyetleri telafi edemeyiz. Onların acılarını anlamalıyız. Yaşadıkları sorunları anlamalıyız. Aynı tabloların yaşanmaması için kendimize daha güzel bir gelecek vizyonu belirlemeliyiz.

* 28 Şubatçıların yargılanmasını sağlayan FETÖ organizasyonu var. Onlara yapılanın da yanlış olduğuna inanıyorum.

* Bir kişiye haksızlık yapıldığı zaman bizden olup olmadığına bakmaksızın haksızlık karşısında hepimiz net, açık tavır takınması lazım. O zaman herkesi kazanmış oluruz.

ELEŞTİRİLERE YANIT VERDİ

‘Helalleşme' çıkışına yönelik CHP tabanından yöneltilen eleştiriler sorulan Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:

* Gazetelerin aydın olarak tanıdığımız kişileri doğal olarak bizi eleştirebilirler. Bunları saygıyla karşılamak gerekiyor. Buradan yola çıkarak ben şunları sorarım; Bu ülkenin insanlarının helalleşmeye ihtiyacı var mı? Bana göre var.

* Bu ülkenin insanlarının toplumsal vasatlıktan kurtulmalı mı? Elbette kurtulmalı. Daha ciddi bir entelektüel derinliği yakalayabilmeliyiz. Benzer olayla karşılaştığımızda ön yargılarımızdan kurtulabilecek miyiz? Kurtulabilirsek emin olun çok şeyi çözmüş olacağız.

* Buralardan kurtulup daha derinlikli bir çerçeve içinde olayı analiz edebiliyor muyuz? Buna da ihtiyacımız var. Benim şahsi kanaatim, ön yargıların tutsağı olursanız marjinala sürüklenmiş olursunuz.

* İnsanlar yaptıkları hataları kabul ediyorlarsa erdemdir. Hatadan dönmek bir erdemdir. Hatayı tekrar etmiyorsanız, tarihi tekerrür ettirmeyeceksiniz. Olağanüstü güzel bir gelecek perspektifi çizmiş olacaksınız. Böyle bakmak lazım olaya.

“ÇOCUKLARIMIZA GÜZEL BİR İKİNCİ YÜZYIL BIRAKALIM İSTİYORUM”

* Bu ülkede gencecik çocuklar idam edildi. Bu ülkede başbakanlar, bakanlar idam edildi. Pek çok olaylar oldu. Darbeler oldu. Bütün bunları görüyoruz, yaşadık.

* İstiyoruz ki çocuklarımız böyle acılar yaşamasınlar. Çocuklarımıza güzel bir Türkiye bırakabilirsek olağanüstü güzel bir şey olacak.

* Bazıları ‘Bu bir strateji mi?’ diyor. Hayır efendim bu bir strateji değil. Şahsen bu ülkede acıların yaşanmasını istemiyorum. Bu ülkede insanların bir arada özgürce tartışmalarını istiyorum.

* En azından çocuklarımıza güzel bir ikinci yüzyıl bırakalım. Bütün arzum ve isteğim bu. Bunu bir siyaset mantığı içinde söylemiyorum. Yaşanan acılardan ders çıkaran birisiyim ben.

“UZLAŞMA KÜLTÜRÜNÜ HAPİSHANEDE YAPMAYALIM”

* 68 olaylarını, diğer olayları yaşadım. Ön yargılar ülkücüler ile devrimciler arasında ne zaman bitti? Hapse girdikleri zaman gördüler gerçeği. ‘Yahu biz niye kavga ediyoruz' dediler.

* Onların bize bıraktığı miras, uzlaşma kültürünü hapishanede yapmayalım. Uzlaşma kültürünü oturarak, konuşarak yapabilelim masa başında, sohbet sırasında yapalım.

İmamoğlu'ndan Yenikapı'da Gençlere Liyakat Sözü İmamoğlu'ndan Yenikapı'da Gençlere Liyakat Sözü

“SİYASETÇİLER, YARALARI SÜREKLİ KAŞIYARAK OY DEVŞİRMEYE ÇALIŞIYOR”

“Hata insanlara özgü bir kavramdır” diyen Kılıçdaroğlu, “Önemli olan yarayı deşmek değil. Yarayı kapatmak. Biz, siyasetçiler, bu yaraları sürekli kaşıyarak oy devşirmeye çalışıyorlar. Türkiye'nin gerçeklerinden kopuyor ve sadece bu yaralarla toplum olarak uğraşmaya başlıyoruz. Buradan çekip çıkarmamız lazım” ifadelerini kullandı.

“HELALLEŞMEYE TABANDAN TAM DESTEK VAR DİYEBİLİRİZ”

‘Helalleşme' çıkışına yönelik CHP tabanından gelen izlenimlerini aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

* Çok güzel. Daha rahat kahvelere gidiyoruz. Daha rahat insanlarla sohbet edebiliyoruz. Toplumun her kesimiyle daha rahat diyalog kurabiliyoruz. Helalleşmeye tabandan tam destek var diyebiliriz.

* Biz iktidar değiliz. Ama o olaylarda mağdur olanlar var. Roboski'ye gidip milletvekili arkadaşlarımız mükemmel bir rapor hazırladı. Orada bir mağduriyet var.

* ‘Bunu CHP yaptı’ şeklinde bazı çevrelerden ‘CHP bunun içinde yok niye üstleniyorsun' deniyor. Bu bir üstlenme olayı değil. Bu bir hak ihlalleri demetinin Türkiye'yi getirdiği açmaz ve bu açmazdan Türkiye'nin çıkmasını istiyoruz 28 Şubat'ta yargılan ama yargılamayı yapan FETÖ unsurları.

* O insanlar da doğru dürüst yargılanmadılar. Adaletle yargılanmadılar. Orada da büyük bir hak mağduriyeti var. Onların hakkını da savunacağız. Bir haksızlık varsa haksızlığın üzerine gitmek zorundayız.

“27 MAYIS DARBESİ KEŞKE OLMASAYDI”

“Helalleşme 27 Mayıs'ı kapsıyor mu?” sorusuna Kılıçdaroğlu, şöyle yanıt verdi:

* 27 Mayıs'ta siyasal idamların yapılması aslında doğru değil. 27 Mayıs'ta da biz yokuz zaten. İktidara en yakın olduğumuz dönemlerde hep askeri darbeler olmuştur. 27 Mayıs olmasaydı ilk seçimlerde CHP iktidardı. Genel başkan olduktan sonra ilk ziyaret ettiğim yerlerden birisi Adnan Menderes'in mezarıdır.

* Grup başkanvekiliyken Celal Bayar'ın mezarına karanfiller bıraktım. Kin ve öfkeyle devleti yönetemezsiniz. Devlet hoşgörüyle yönetilir. Engin bir insan sevgisi olması lazım.

* Hesabı, eğer varsa suçu mahkemeye gönderilir, bağımsız yargı da yargılanacak. (27 Mayıs darbesi) keşke olmasaydı. Rahmetli İsmet İnönü idamlar olmasın diye 3 parti genel başkanıyla birlikte basın toplantısı yaptı. ‘Yapmayın bunu' dedi.

“İKTİDARIMIZDA BAŞÖRTÜLÜ BAKAN NEDEN OLMASIN?”

‘İktidara gelirseniz liyakata sahip olma koşuluyla başörtülü bir bakan olacak mı?' sorusuna Kılıçdaroğlu, “Neden olmasın? Bizim parti meclisimizde var zaten. En ufak bir endişeniz olmasın. Bunu da bir tarafa yazın. Göreceksiniz. Hem söyleyip hem yapmamak, samimi durmamak demek. Benim temel özelliğim söylediğim sözlerin arkasında durmak. Bana göre bu konuyu Türkiye çoktan aştı. Toplumun her kesimi bu olayı tartışmanın tamamen dışına çıkarmış vaziyette” yanıtı verdi.

“MERKEZ BANKASI FİYAT İSTİKRARI SAĞLAYAN BİR KURUM OLMAKTAN ÇIKTI”

Merkez Bankası'nın faiz indirimine değinen Kılıçdaroğlu, “Merkez Bankası fiyat istikrarını sağlayan bir kurum olmaktan çıkmış durumda. Merkez Bankası'nın yasasında açık ve net fiyat istikrarı görevi, Merkez Bankası'na verilmiş durumda ama Merkez Bankası bu görevi yapamıyor, yapmıyor. Sadece fiyat artışlarına seyirci olarak bakan bir kurum haline geldi. Merkez Bankası'na müdahale ediliyor” değerlendirmesinde bulundu.

ERDOĞAN’IN 2 FARKLI AÇIKLAMASINI OKUDU

Erdoğan'ın “Merkez Bankası bağımsız değil mi? Bağımsızlığını konuşuyorsunuz bırakın da bağımsız olarak karar versin” açıklamalarını canlı yayında okuyan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

* Aynı Erdoğan 5 Kasım 2019'da da şunu söylüyor; ‘Merkez Bankası Başkanı'nı görevden aldık. Çünkü laf dinlemiyordu. Yeni arkadaşlarımızla yola devam ettik ve dedik ki ‘Faiz oranlarını düşüreceğiz'… Hangi Erdoğan?

* Merkez Bankası'nın bağımsızlığını savunan Erdoğan mı, ‘Benim sözümü dinlemediği için Merkez Bankası Başkanı'nı görevden aldım' diyen Erdoğan mı? Dünya kamuoyu, Merkez Bankası'nın bağımsız olmadığını Erdoğan'ın kendi sesinden, kendi sözünden, kendi açıklamasından zaten dinliyor.

“VERGİ BORCUNDA FAİZİ 1’E İNDİRİN”

“Faizi indiriyorsun dolar çıkıyor yukarıya. Doları indireceksin faiz çıkacak yukarıya. Kazanan ya faizci ya dolarcı, ezilen vatandaşlar” diyen Kılıçdaroğlu, iktidara şu ifadelerle öneride bulundu:

* Kişilerin vergi borcu olduğu zaman veya SGK'ya prim borcu olduğu zaman onlardan faiz alınıyor. Yıllık faiz 19,2. 1'e indirsin. Bunun için Merkez Bankası kararına gerek yok. Erdoğan'ın bir kararnamesiyle… Yetki sende indir.

“450 MİLLETVEKİLİ İDEAL”

Parlamenter sistem çalışmalarıyla ilgili konuşan Kılıçdaroğlu, “Benim şahsi kanaatim 450 (milletvekili) ideali. 600 çok fazla. Cumhurbaşkanını halk da seçebilir meclis de seçebilir… Cumhurbaşkanının fonksiyonu aslında devletin sigortası olmasıdır… Tam yetkisiz cumhurbaşkanı olmaz. Cumhurbaşkanının mutlaka belli yetkileri olmalı. O yetkiler anayasada tanımlanır. Şu anda parlamentonun temel sorunu, milletvekilleri siyaset yapamıyor… Cumhurbaşkanlığı onore bir görevdir ama oraya gidip ‘Ben Türkiye'yi tek başıma yöneteyim' diye bir anlayış olmaz. Öyle bir cumhurbaşkanlığı hayatım boyunca hiç istemem” dedi.

“ESKİYE DÖNMEYİ KABUL ETMİYORUZ”

Eski Cumhurbaşkanlığı profiline geri dönülmesi yerine yeniden tanımlanması gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, “Güçlendirilmiş parlamenter sistem derken eskiye dönmeyi asla kabul etmiyoruz. Eskinin çok sakıncaları vardı. Eski sistem doğru bir sistem değil. Siyasi partiler yasası dahil olmak üzere değiştirilmesi lazım. Parlamento eski sistemde vesayet altındaydı. Lider vesayet altındaydı. Oradan çıkması, daha demokratik bir yapının olması lazım. Türk hukuk sistemi, darbe hukukundan arınmalı. Askeri darbelerden sonra çıkan yasalar toplumun demokratik taleplerini karşılamıyor” şeklinde konuştu.

“SORUN YÜZDE 50+1 DEĞİL SİSTEM”

Yüzde 50+1 tartışmalarına da değinen Kılıçdaroğlu, “Biz bu sistemin hiçbir yerinde değiliz. Hiçbir yerinde olmayız. Tartışmaları kendi içlerinde. Sorun yüzde 50+1 sorunu değil. Sorun sistem sorunu. Yüzde 20 olsa ne olur. Sistem çürüyen bir sistem. Devlette çürümeye yol açıyor” dedi.

Editör: TE Bilişim