Devletlerin zaman zaman kullandığı isimler vardır.
Bu isimler bir devletin kendi içinde derin yapısının kullandığı isimler olduğu gibi, yine devletler içerisinde yetiştirilip, belirli örgütlenmelerin içine sokularak oralarda yer edindirilmiş isimlerdir.
Bir bakarsınız, bu isimler, o ülkenin içinde bir fikir örgütlenmesinin içinde öne geçip öyle bir algı oluşturur ki, arkasında yoğun bir kitle oluşturur.
Bir bakarsınız, bu isimler devletlerin istihbarat birimleri tarafından fikir adamı sıfatıyla yetiştirilip halkın önüne sürülür.
Yeni devletler; varlıklarını sürdürebilmek, dünya genelinde hedef noktalarına hakim olabilmek için yaptıkları planlarda karşı devlet içinde öyle insanlar yetiştirirler(!)
Emperyalist güçlerin özellikle yaptığı bu çalışmalar, görüldüğü gibi gelişmekte olan, stratejik noktalarda bulunan devletler üzerinde kullanılır.
Bugün Türkiye, emperyalist güçlerin Osmanlı’dan bu yana hedefinde olan bir ülkedir.
Bu güçlere Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk hiç ummadıkları bir ders vermiştir. Dünya’nın en stratejik noktasında olan Türkiye Cumhuriyeti’ni bu günkü topraklarında kurma imkanı sağlamıştır.
Dünya’da yaptığı Fetih’le Çağ açıp Çağ kapatan Fatih Sultan Mehmet’in yadigarı Bizans’ın kurulduğu İstanbul’u o güçlere bırakmamıştır.
Bugün İngiltere, ABD, Fransa başta olmak üzere Emperyalist güçlerin Ortadoğu’da, Türkiye üzerinde oynadıkları olun ne zannediyorsunuz.
Suriye ve Irak üzerinden Türkiye’ye karşı besledikleri terör örgütleriyle saldırmaları ne anlama geliyor.
Peki biz Türkiye olarak ne yapıyoruz…
Bunu da iyi sorgulamak lazım.
Yaklaşık 40 yıldır terör devam ediyor.
Hala o kadar insanımız teröre kurban veriliyor.
Suriye ile Türkiye savaş haline getirildi. Bunlar nasıl yapılıyor.
ABD Türkiye toraklarında tanklarıyla silahları taşıyıp, Kuzey Irak, Kuzey Suriye topraklarına geçiyor. Buralarda, PKK’lı teröristleri bir isim değişikliği ile silahlandırıyor, biz bunları görmezden geliyoruz.
Bir kere Türkiye Cumhuriyeti ve komşu Ülkeleri Suriye, Irak, İran bölgede oluşan sıkıntıları el ele verip birlikte çözmeli.
ABD ile Rusya’nın bu bölgede ne işi var.
Bu iki güç, bölgeyi bölüp parçalamak için uğraşıyor.
Bölüp parçalamaktan daha da ötesi Türkiye’yi güçsüzleştirmek, Kürt devletini kurdurmak için ele ele vermiş görülüyorlar.
Bakmayın siz onların, biri Suriye’nin arkasında Esad’a destek veriyor gibi görülüyor, diğeri de ona karşı savaşıyor… Yok öyle bir şey…
Hepsinin hedefinde Türkiye’yi bölmek var.
Peki biz bunlara neden kapı açıyoruz. Bir taraftan ülke ile ilgili yaşanan dış odaklı tehditler devam ederken, biz içeride bir suç örgütü lideri Sedat Peker’in iddialarıyla devleti yerle bir ediyoruz.
Peki buna yol açın kim, kimler?
Ne yazık ki ülkeyi yöneten siyasetçilerimiz!
Devlet görevlilerinin bu kişileri kullandıklarının açık örneği ortaya çıkıyor, yaşananlardan.
Bu suç örgütü lideri denilen Sedat Peker’in MİT Tırları ile ilgili anlattıkları doğru mu?
Devleti yönetenler ve görevliler, iddialarda adı geçenler hep susmayı tercih ediyorlar.
Bir konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu var.
Yoksa Peker AKP ilişkisi daha eskilere mi dayanıyor?
Öyle ya iddialar hep üstü kapalı kaldığı gibi, hiçbir konuda bir soruşturma bile açılmıyor.
Yargı bir soruşturmaları başlatmak için bir yerlerden emir mi bekliyor?
Normal şartlarda, böyle durumlarda iddia nereden nasıl gelirse gelsin, yargı soruşturmasını başlatır, gereğini yaptıktan sonra kamuoyunu bilgilendirir.
Yargı sistemi ve yargı inancı gelişmiş ülkelerde, hakkında iddia olan bir siyasetçi ve devlet görevlisi bile, istifa edip “ben aklanınca görevime devam edeceğim” der. Çünkü bu isimler halkın önünde örnek olması gereken kişilerdir. Bir vekil, bir toplumu temsil eder. Bir devlet görevlisi, devleti temsil eder ve ona göre bir duruş sergilemesi gerekir.
Bugün bir Cumhurbaşkanı, karşı tarafa ‘Terörist’ diyemez. Eğer bunlar terörist ise Cumhurbaşkanı görevini yapmıyordur. Bu sadece Cumhurbaşkanı için söylenecek söz d eğil, devletin diğer bakan ve bürokratları için de geçerlidir.
Sedat Peker’in suç örgütü lideri olduğu istihbarat ve devletin emniyet güçleri tarafından çok eskiden beri bilinmektedir. Ben gazeteci olarak, Peker adını duyduğumdan bu yana kedisine ‘suç örgütü lideri’ denildiğini biliyorum. Ama, bu bir iftira mı gerçek mi bunu ortaya koyacak olan yine adalet mekanizmalarıdır.
Görülen o ki Sedat Peker devlet için de kullanılmış, değişik görevler verilmiş bir kişi.
Detaylara girmeye gerek yok.
Neler olup neler yürütüldüğünü açıklıyor. Kimin ne yaptığını ortaya koyuyor. Ama herkes suskun denecek durumda…
Bakalım sonuç nereye gidecek…
Bugün sorulmasa da bir gün bu olup bitenlerin hesabı sorulur. Hiçbir suç cezasız kalmaz.
Nasıl ki darbeci Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in ölüm yatağında müebbet hapse çarptırılması gibi…