Türkiye solu hakkında çok şeyler yazıldı çizildi.

Türkiye'nin sol siyaseti kadar sıkıntı yaşayan, horlanan, dışlanan, acımasızca işkencelerden geçirilen başka bir ülke solu varmıdır bilen varsa söylesin.

Ta 1921 yılında Mustafa Suphi ve arkadaşlarının katledilmesinden bu yana Sabahattin Ali'nin öldürülmesine kadar binlerce solcu aydın bu ülkede katledilmiştir.

Bundan dolayı katliamcı kültürün egemen olduğu bir anlayıştan gelen meclis başkanı İ.Kahraman sol düşmanlığını devam ettirerek Enesto CHE Guevara'ya  ''Eşkıya'' diyebilmiştir.

Oysa eşkiya dediği CHE'nin mezarını her yıl elli milyon kişi ziyaret ederken,ülkemize yıllık yirmi milyon turist geldiğini bilseydi herhalde böyle konuşmazdı diyeceğim ama diyemiyorum çünkü bu kafa bunu gene söylerdi.

Bu anlayış hiç değişmedi ellili yıllarda, altmışta, yetmişte, seksende, doksanda ve hala aynı anlayış kin nefret tohumlarını saçmaya devam ediyor.

Bu anlayış yıllar boyunca solcuları ve komünistleri halk düşmanı, terörist,kapıya şapka asıp namusunu paylaşan ve akla gelmeyecek iftiralarla halkın emekçi yığınların gözünde itibarsızlaştırmak için ellerinden geleni yapmışlardır.


Solun dünya üzerinde var oluş nedeni olan eşitlikçi, özgürlükçü, adaletli bölüşümcü yanını gizleyerek çok farklı alanlarda solu mahkum etmişlerdir.


Tıpkı Alevi yurttaşlarımız attıkları iftiralar gibi, solculara da aynı iftiraları uydurdular bir türlü kinleri nefretleri bitmedi.


Oysa bu gün baktığımızda on bir nilyon emekli,beş milyon işçi,milyonlarca tarımda yer alan ve emeğiyle, alın teriyle geçinen elli milyona yakın bir kitlenin daraldığında,  bunaldığında kendisini sol siyasetle ifade etmesi gerekmez mi?


Bizim ülkemizde ise sol çok dar bir alana sıkıştırılarak marjinal akıl dışı iftiraların kıskacına sokulmuş ve alın teriyle,emeğiyle geçinen kitlelerden uzak tutulmuştur.


Bunu soygun düzeninden beslenen ve sermayenin bekçiliğini yapan emperyalist şirketlerin Türkiye ayakları yaptı diye geçiştirip atmak bana kolaycılık gibi geliyor.


Türkiye solunun tarihinde kitleselleşme, halkala buluşma Ecevit'le olduğunu göre 1977 yılındaki büyük oy patlamasını solun oyu diyebilir miyiz.


Bana göre diyemeyiz.


Çünkü o gün alınan %42 oy sol değildi.


Kıbrıs barış harekatından sonra oluşan milliyetçi, ulusalcı oylar,liberaller,muhafazakarların toplamıyla ortaya çıkmış bir oydu.


Buna yıllarca sol diye bakıldı.


Oysa sol oy denildiğinde kabaca eşitlikçi,özgürlükçü eşit paylaşımcı,emeğin en önde hak sahibi olduğu,fikir özgürlüğünü sonuna kadar savunan,toprak reformunu savunan bir anlayışın adına kategorize etmeden fraksiyonerleştirmeden sol diyebiliriz.


Bu anlayış ülkemizde hiç bir zaman %15' i geçmemiştir.


Bu gün CHP 'nin almış olduğu oy da tam bu tarif içinde sol oy değildir.


Bu gün CHP içindeki %25 oyun içinde her kesimden anlayış barınmaktadır.


Tusiad üyesi de,DİSK üyesi de Hak-iş'in üyesi de MHP' li de liberallerde,sosyal demokratlarda,komünistlerde, sosyalistlerde bu %25 in içindedir.


CHP tam yerli sol olamadığı için(Yerli sol nedir diyenler olacaktır.) elli milyona yakın emeğiyle geçinen kesimlere hitap edememiştir.


Bu gün geldiğimiz noktada solun Marksist, Leninist yok Maoist tartışmaların dışında halkın çok net anlayacağı şekilde anlatılması gerekiyor.


Olay çok basit ülke içinde üretilen artı değerlerin halka nasıl dağıtılacağını halkın anladığı dilde, onun eğitim düzeyini de hesaplayarak anlatmak gerekiyor.


Yoksa kürsülere çıkıp Engels'ten,Hegel'den, Marks'tan, Mao'dan başlayarak bir türlü halkın paylaşım sorununa ve  yoksulluğuna gelemiyorsan sen sol adına o kürsüde bir elli yıl daha konuşursun ve iktidarı rüyanda bile göremezsin.