Türkiye siyasal tarihi fikirlerin ve fikir adamlarının yok edildiği tam bir siyasal çöplük haline gelmiştir.
Geriye doğru baktığımızda ta 1900' lü yıllardan itibaren Komünistler ve sol örgütler, legal veya illegal yok edilmiştir.
Onların yazmasına, çizmesine bile tahammül edilememiştir.
Mustafa Suphi ve arkadaşlarının katledilmesinden, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamı,dağda taşta Mahir Çayan ve arkadaşlarının ve onlarca gencin sorgusuz sualsiz katledilmesi, on iki eylül 1980'de bir çok solcu, sosyalist, komünist yok edilmiştir.
Bunların tamamı da mahkemelerde, zulüm gösteren acımasız jakoben devlet yönetimleri karşısında dim dik durmuşlar ve fikirlerinden bir gram ödün vermemişlerdir.
Bu durum sağda da aynı olmuştur.
En dramatik olanı ise Adnan Menderes ve arkadaşlarının idam edilmesidir.
Bunun yanında 12 eylülde de sağcı, ülkücü kesimden de bir çok insan idam edilmiş veya haksız yere yıllarca hapislerde kalmışlardır.
Aynı durum onlar için de geçerli olmuştur.
Fikirlerinden ve inançlarından hiç ödün vermemişlerdir.
Bütün bunlar olurken,cumhuriyet dönemi boyunca sürekli korunup, kollanan dinci örgüt olan Fethullahçılar vakası Türkiye gündemine,eylem şeklinde 15 temmuz 2016 günü çıkmıştır.
Bunların gerici, dinci bir örgüt olduğunu ve Atatürk'ün gölgesine sığınarak sinsi bir şekilde laik demokratik cumhuriyeti yıkmak ve yerine dinci bir şeriat hükümeti kurmak istediklerini ben de dahil bir çok kişi biliyordu.
Beraber çalıştığım rahmetli Ecevit bile Atatürk takkiyesine aldanmış ve onlarla iş birliği yapmanın yollarını aramıştır.
Zaman zaman da bir araya gelmiştir.
İşte bu yapı bu gün, bu yapı devlet yapısı karşısında eziliyor, yok ediliyor.
En acısı da bu yapı içinde masum ,suçsuz, iyi niyetli,insanlar yok ediliyor.
Bu örgütle iş tutmuş zenginler,siyasiler,yüksek konum sahipleri korunurken, garibanlar ve en alttakiler zulüm görmeye devam ediyor.
KHK ile devletten atılanların sayısı iki yüz bin kişiyi (devletin resmi açıklaması yüz kırk dört bin kişi) bulmuş durumda.
Oysa bu insanlar bir lokma ekmek, çocuğuna iş ve sığınacak bir liman diye bu yapının kanatları altına girmiş, çaresiz insanlar olduğunu hepimiz biliyoruz.
Yüz yıldır bütün sol, sağ, ülkücü örgütler jakoben devlet yapısı karşısında dimdik dururken ,bu örgüt 2016' dan önce ''Ben hizmet hareketiyim'' diye yeri göğü inletirken, bütün siyasileri avucunun içine almışken, bu gün hiç birinin sesi çıkmıyor.
Dün bu örgüt çok makbuldü, hizmet hareketiydi, insanlığın kurtuluşu Fethullah denen cahil, cühelada olduğunu iddia edenler, üç kuruş zıkkımlanacağım diye, onu yerlere gökler sığdırmayanlar,bu gün gıkını çıkarmıyor.
O gün, O örgütü övmek konusunda onlarca makale yazan yazarların, çizerlerin tamamı bu gün o yapıya sövmekle zamanlarını geçiriyorlar.
Geçmişteki bütün fikirler ve oluşumlar jakoben devlet karşısında dimdik dururken, neden bunlar dik duramadılar?
''Ben haklıyım, ben dindarım,ben hizmet hareketiyim, ben insanlığın kurtuluşu için kuruldum'' diyemiyorlar.
Çünkü bir fikirleri yoktu, tamamen çıkara dayalı ve paranın pulun peşinde koşan bir fikirsiz lümpen takımıydı.
Eğer bir fikirleri olsaydı, bu gün kendisine zulüm yapan devlet karşısında en azından savunmasını yapar, hizmet hareketi denilen çetecilerin, çete olmadığını, insanlığa hizmet için kurulduğunu anlatmaya çalışırlardı.
Bu gün yaptıkları korkak bir tavuk gibi kendisini gizleyecek yeni sahte tarikatların kolu kanadı içine giriyorlar.
Bu gün bu örgüttekilerin tamamı, piyasada makbul kabul edilen süleymancıların,menzilin ıvır zırvır bir sürü tarikatın kolu kanadı altına girmişlerdir.
Bu hükümet şunu bilmeliki, bu dinci tarikatların hiç birisi FETÖ yapılanmasından farklı değildir.
Bunların tamamı laik demokratik, Atatürk cumhuriyetinin düşmanıdır.
Memleketi yönetenler eğer bunlar laiklik düşmanı, Atatürk düşmanı o halde bunlar benim dostların diyorsa, Fetö'den dolayı başlarına ne geldiyse ,aynı dinci tarikatlar tarafından ve CİA destekli bu dinci yapılar tarafından da ilk fırsat bulduklarında, R.T.Erdoğan yapılanmasını yerle bir edeceklerdir.
R.T.Erdoğan ekibini 15 temmuzda Atatürk'çü subaylar ve bürokrat polis yapısı ve silahsız halk gücü onları fetönün elinden linçten kurtardı.
Bu gün ise bu CIA destekli yeni tarikat yapılarına,böyle bir hamle yaptıklarında orduda destek olacaktır.
Çünkü son 30 ağustos askeri şura toplantısında bütün Atatürk'çü albaylar,generaller,ya emekli edildi,ya da terfi ettirilmedi.
Ne kadar dinci,tarikatçı subay varsa, sırf namaz kılıyor,dindar diye terfi ettirildi kilit noktalara atamaları yapıldı.
Bunu nereden biliyorum, ordu içinde görev yapan tanıdıklarımla yaptığım sohbetlerden biliyorum.
Sonuç olarak, maalesef R.T.Erdoğan ekibi ,15 temmuzdan ders almış görünmüyor ve o gün dinciler kanını içmek isterlerken, yeni dinciler ve içine gizlenen fetöcüler ve yeni dinci yapılar, Türkiye cumhuriyetin laikliğini, sekiler yaşamı, büyük bir riskin altına atıyor.
Tarikatlar ve bu gün orta yerde dolaşan tarikatlar, bu ülkenin kalkınmasının ve geriye gitmesinin önündeki en büyük engeldir.
Tarikatlar bu ülkenin can düşmanı baş düşmanıdır.
Bu gün ülkenin düşmanı ne Yunanistan,ne PKK ne başka ülkelerdir.
Bunların ne olduğunu biliyorsun ve hepsi gözünün önünde, nasıl baş edeceğini, nasıl mücadele edeceğini biliyorsun.
İçine girmiş, dost görünen ve düşman olduğuna inanmadığın tarikat yapıları ise seni her an yok etmeye hazır ama sen buna hiç inanmıyorsun.
Bu gün, ülkenin en büyük düşmanı tarikatlardır ve bu gün hala R.T.Erdoğan ekibi bunun görmemekte inat etmeye devam etmektedir.
Mehmet Akif Ersoy'un bir deyişiyle bitirelim.
''Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
"Tarih"i "tekerrür" diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?...Mehmet Akif Ersoy''