Ya Allah Bismillah Allahuekber !

Dünya üzerinde bulunan Müslüman coğrafyasında çok büyük sıkıntılar yaşanıyor.

Bunları tek tek yazmanın bir anlamı yok çünkü gündemi takip eden herkes biliyor.

Dünyadaki Müslümanlar bu günkü duruma nasıl geldi?

Bunun üzerinde durmak isterim.

1453 yılında orta çağ yıkılana kadar Arupa ve Hıristiyan coğrafyası orta çağ karanlığını yaşarken, İslam coğrafyası aydınlanmayı yaşıyordu.

Bu konuda son yirmi yılda bir çok makale yazdım.

İçim içime sığmıyor, siyasal İslamcılar hamaset yaptıkça, Çamlıca'ya bir tane devasa cami yapmakla dünyayı fethettiklerini, uzaya gittiklerini sandıkça üzülüyorum .

Orta çağ karanlığını yaşamayan İslam coğrafyası yüzlerce bilim adamı,felsefeci,ve diğer sanat alanlarında bir çok insan yetiştirdi.

Bunların yüzlercesini buraya yazmak yerine bir kaçını yazayım.

Farabi,Ammar,Harizmi,İbni Sina,Sabit Bin Kurra,Byruni  v.s...

Bütün bunlar olurken, birinci haçlı seferinden itibaren batı orta doğuya yani aydınlanmış topraklara daldı ve bir çok yeniliği hatta yıkanmayı ,tuvaleti bile oradan aldı batıya götürdü.

Bir çok bilim adamının eserler,i kopyalandı batı okullarında yaklaşık üç yüz yıl okutuldu.

Bütün bunlardan sonra bu güne gelirsek, bu gün İslam ülkeleri orta çağ karanlığını yaşarken,batı dünyası başka deyişle Hıristiyan dünyası uzay çağını yaşıyor ve her gün İslam ülkelerini kendisinin kulu kölesi yapmaya devam ediyor.

Bizim geri zekalı İslam öncüleri denen şarlatanlar ise, 14-15 yaşında Hıristiyan Ermeni gencini Müslüman yaptım diye televizyona çıkarıyor,yalan söylediği annesinden izinsiz iradesi olamayan bir çocuğu kullandığı ortaya çıkıyor.Diğer çocukları nasıl kullandıklarıyla ilgili haberler bilgilerde ayrı bir konu ve dramı.

En son bu siyasal iktidarla birlikte, Atatürk devrimlerinin kazandırdığı bütün değerleri emperyalist batı şirketlerine pazarlandı,toplumum patates soğana muhtaç hale getirildi.

Gene İslam ülkelerinin bu hale gelmesinin sebebi, yaklaşık beş yüz yıldır bilimden,sanattan,edebiyattan,arge çalışmasından,uzaydan,ve akılla yapılan bütün değerlerden uzaklaşarak, kendisine İslam olmayan bir İslam'ın içinde bulmasıdır.

İslam adına bütün yenilikler tarikatlar eliyle inkar edildi.

Çocuklarınızı okutmayın,kadın erkek bir arda oturtmayın,kadınları çalıştırmayın,onları kara çarşafa sokun,burnunun ucu görünmesin diyen bilim düşmanı tarikatlar bu iktidar döneminde beslendi ve ilerlemenin önünde en büyük engel olarak çıkartıldı.

Bilimle sanatla uğraşanlar, yıllarca dirsek çürütenler, bilerce kitap okuyan kariyer yapan insanlar dışlandı, bunun yerine bir tane kitabı bilen ve sürekli Arapça duayla orta yerde dolananlar ''Ulema'' ilan edildi.

Birazcık yurt dışı ilişkisi olanlar ise, en az  üç yüz bin kişiden bahsediliyor, ülkeyi terk etti.

İslam ülkeleri bütün bu yanlışları beş yüz yıldır yaşarken, ben ülkemi pazarlamak için görev aldım diyenler, son İslam ülkesini de emperyalizmin tekellerine,kartellerine ve holdinglere teslim ederek insanların yarınlarla ilgili umutlarını yok etti.

Peki İslam ülkeleri ve Türkiye bu durumdan kurtulabilir mi?

 Hayır kurtulamaz, çünkü beş yüz yıldır bilime ve akılla yapılan işlere sırtını dönüp tek bir kitapla uzay çağını yakalarım zihniyeti bu ülkelerin başından gitmeden bu pespaye durum ortadan kalkmaz.

Türkiye yüz yılın başında, Atatürk devrimleriyle bu yola girdi fakat ömrü kısa sürdü.

Şimdi tekrar Atatürk'e sarılarak çağdaşlaşma yolunda , ilerici akımlar yol alamaya başladı ama işi çok zor.

 Bu uzun bir mücadele dönemi gerektiriyor.

Çünkü yetmiş yıldır kırılan, dökülen, yok edilen değerleri bir kaç yılda yerine koymanız mümkün değil.

En son Sri Lanka'dan gelen Müslüman katliamlarını görünce bunları yazma ihtiyacı hissetim.

Yaklaşık yirmi yıldır bu yönde bir çok yazı yazdım.

Belki diyorsunuzki , ''Sen kimsin yazsan ne olur, yazmasan ne olur.''

 Bu gün benim yaptığım karıncanın hacca gitme hikayesine benziyor.

''Ulaşamasam da uğrunda canımı veririm'' demiş ya tıpkı bizimkide o.

Biliyorum bu ülkede yazı da okunmuyor ama yaklaşık yirmi yıldır inatla yazmaya devam ediyorum ve devam edeceğim.

Çünkü yaşadığımız toprakların güzel olmasını istiyoruz.

İnsanların hakça ve adaletli bir düzende yaşamsını istiyoruz.

Herkesin özgürce dinini, dilini, etnik kökenini, kültürünü baskısız, şiddetsiz yaşamasını istiyoruz.

Herkesin çalıştığı alanlarda, emeğinin karşılığını almasını istiyoruz.

Kısacası her şey güzel olsun istiyoruz.

Son olarak, İslam ülkelerinin bu gün geldiği noktada tek bir silahı kalmıştır, o da ''Ya Allah BİSMİLLAH ALAHUEKBER.''

Ş u anda bütün Müslüman ülkelerinde bu silah kullanılıyor,karşı taraf ise uzay çağı silahlarını kullanarak kitleler halinde katliamlar yapıyor.

Müslümanım diyen ve siyasal İslam üzerinden, aydınlanmamış ,eğitimsiz kitleler üzerinden beslenen kan emci diktatör İslam önderleri  ise hamaset yapmaya ve insanları kandırmaya devam ediyorlar.

Bütün bunlar sizi insan olarak ilgilendirmiyorsa, en yakın uçurumdan kendinizi atın veya yanınızdan geçen motorlu bir aracın altına kendinizi atın, en azından güzelim dünyada yer kaplamamış olursunuz.