1994 yılında R.T.Erdoğan İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı olduğunda, ben GOP DSP ilçe başkanı ve aynı zamanda belediye meclis üyesiydim.

O dönemde RP ve sayın Erdoğan her taraftan atış ve baskı altındaydı.

Basına, medyaya çıkarılmıyor,çeşitli yasal zorluklarla karşılaşıyordu.

Her konuşması davalık oluyor hakkında sürekli davalar açılıyordu.

Bu sürecin içinde birisi olarak, o gün sayın Erdoğan'ın bir tane ne gazetesi, ne de televizyonu vardı.

Bir tek Milli Gazete zaman zaman destek veriyordu.

Ara sırada kanal 7 de görünüyordu.

Ana akım medyada ise tıpkı bu gün İmamoğlu'na, yandaş kanalların televizyonların yaptığı gibi vuruluyordu.

 Sayın Erdoğan o şartlara rağmen tabanda,halk ile  yapmış olduğu çalışmalar sonucunda belediye başkanı oldu.

O günkü şartlarda almış olduğu oy %25 civarındaydı.

Bu gün ise Ekrem İmamoğlu'nun aldığı oy %48.8 olarak görünüyor.

Yani o gün sayın Erdoğan'ın aldığı oyun iki katı.

O günün şartlarında Erdoğan nasılki basının, medyanın, yargının devletin engellemeleriyle karşılaşıyorsa, bu gün de aynısı Ekrem İmamoğlu için yapılıyor.

Yaklaşık dört aydır İmamoğlu sadece halk tv  ve sosyal medyanın desteğiyle %49 a yakın oy aldı.

Çıktığı yandaş kanallarda ise onu rencide etmek için her türlü kumpası kurmalarına rağmen sabrıyla, akıllı davranışıyla kurulan tezgahların, kumpasların kirli oyunlarını bozuverdi.

Karşısında ise Türkiye Cumhuriyeti devleti ,Cumhurbaşkanı,basın medyanın yüzde dosan beşi duruyor.

Buradan şuraya varmak istiyorum.

Sayın Erdoğan o süreçte hangi zorlukları yaşıyorsa aynısını İmamoğlu'na yaşatıyor.

Nasıl oluyorda, yirmi beş yıl önceyi unutuveriyor ve kendisine yapılan haksızlıkların aynısını İmamoğlu'na yapmayı içine sindirebiliyor.

Seçim on beş bin farkla seçimi almış olmasına rağmen ''on dört bin oy fazla aldım diye seçim kazandım diyemezsin '' diyerek demokrasiye, çoğulculuğa, hakkaniyete ve adalete yakışmayan bir cümle kurmuş oldu.

Bu cümle yıllar boyunca unutulmayacaktır.

 

Tıpkı geçmişteki siyasetçilerin söyledikleri sözler gibi.

Bu ülkede bir oyla, üç oyla, dört oyla seçim kazanan belediye başkanları oldu.

Onlar seçim kazandığında neredeydiniz diye sormazlar mı?

Bu gün bir çok yerde AKP belediye başkanlığını çok az oyla kazanan belediyelerde muhalefet partileri oyların sayılması için itiraz ederken, neden saydırmayıp reddediyorsunuz?

Bu durumda  bağımsız yargı ben ne yapayım diyerek işin içinden çıkarken,İstanbul'a, Balıkesir'e, Yusufeli'ne,Muş'a ve bir çok AKP' nin kazandığı yerlere gelince bağımsız yargı tam da AKP'nin istediği gibi kararlar verip talepleri reddedebiliyor.

Bunun adına demokrasi diyorsanız bu demokrasi değildir.

O zaman oturun seçim kanununu değiştirin ve deyinki  ''Seçimler yapılır, seçimi AKP kaybetmişse, AKP kazanana kadar oylar sayılır, olmadı AKP kazanana kadar seçim yapılır''

Hakikaten adalet bitmiş,vicdanlar kurumuş tam bir akıl ve mantık tutulmasının içine girilmiş.

Kim ne derse desin daha on gün önce sayın bakanlar YSK'ya övgüler diziyorlardı,Türkiye seçimlerinin en adaletli ve doğru seçim yapıldığını söylüyorlardı.

Seçime kim itiraz ediyorsa kim hırsızlık var diyorsa o kaybetmiş diyorlardı.

İstanbul'da seçimi kaybedince her şey kötü, sahtekarlık var, o var, bu var diye bahaneler uydurulması çelişki değil mi?

Aynı seçim içinde kendi kazandığı yerlerde ise her şey mükemmel, her şey o n numara.

Ne diyelim adaletiniz artsın!

Bu saat itibarıyla geçersiz oylar sayıldı, İmamoğlu seçimi kazandı.

Ben AKP' nin İstanbul'u bırakmayacağını, kaybetse bile bu seçimleri iptal edip, yeni seçim yapacağını 12 mart günü yazmıştım.

Bu görüşüme bir çok arkadaşım zorlama bir görüş falan demişlerdi.

Bu gün AKP genel başkanı seçimin iptal edilebileceğini söyledi ve Moskova'ya uçuverdi.

Sanıyorum haziran ayı içinde seçim tekrar yapacaklar.

Bu arada YSK İmamoğlu kazandı derse de, YSK' deki bütün hakimleri FETÖ'den içeri atarlar ve İmamoğlu'nun  koltuğa oturmamamsı için her şeyi yaparlar.

 Benim YSK adan umudum yok, büyük ihtimalle 2 haziran pazar günü İstanbul için yeni bir seçim yapacaklardır.

O seçimde ise Saadet  partisinin aldığı 115.000 oyu önemli hale gelecek.

 AKP ve MHP bütün kadrolarıyla İstanbul'a yüklenecek.

Türkiye'deki bütün AKP 'li belediyeler İstanbul'a gelecek.

Devletin bütün olanakları ve bütçeleri seferber edilecek.

Aynen güneydoğunda olduğu gibi sandıkların hemen ensesinde militer kadrolar devletin güçleri olacak.

Kısacası istanbul'u almak için bütün Türkiye'yi   İstanbul için seferber edeceklerdir.

İmamoğlu ise DSP' nin aldığı 32.000 oy,TKP nin aldığı 12.000 oy dışında sandığa gitmeyen millet ittifa- kındaki kitleyi hareketlendirecek,ayrıca da kampanyasını tamamen İmamoğlu üzerinden yürütecektir.

Bu durumda seçim ne olur diyenlerin çeşitli tahminleri var.

İmamoğlu mağdur mazlum olduğu için %60 la tekrar seçilir diyenler var.

Ben de diyorumki, AKP İstanbul'u kaybetmemek için her türlü çılgınlığı yapacaktır, gerekirse ilçelerde seçim kazanmak için sivil militer güçleri kullanacak ve her türlü isyana ve baş kaldırıya rağmen o sandıktan Binali Yıldırım'ı çıkaracaktır diyorum.

Bundan dolayı ben 2 haziran seçimlerinde İmamoğlu kazanacak ama Binali belediye başkanı olacaktır diyorum.

Neden diyorum?

Demokrasi,insan hakları,bağımsız yargı,tarafsız hakim ,savcı,polis,memur, vali, kaymakam kalmadığı için. Tarafsız devlet kalmadığı için.