Siyasi partilerin üyelik yapısı konusunda yıllardır tartışmalar yapılır.
Partiler üyelerini nasıl yazmalı?
Bu güne kadar yapılan ilçe başkanı ve yönetim kurulları etrafında oluşan akraba, eş, dost ne varsa onları yazarak hem kongreleri garanti altına almanın şartlarını oluşturdu,hem de kalıcı yönetim yapısına zemin hazırladılar.
İlçe başkanının memleketi, yöresi, inancı, mezhebi aynı zamanda üye profilinin oluşmasını da sağladı.
Bunun içinde başkan ve yöneticiler üyeleri kendine göre şekillendirmiş oldular.
Bu durum istisnasız her partide aynı olmakla birlikte,AKP daha çok üye herkes üye olmalı yaklaşımını benimsedi.
Peki bu işin doğrusu nedir?
Partilerin üyelikleri bağımsız bir kurum yapmalı fikri var.
Üyelikler ilçe seçim kurulu tarafından yapılmalı diyenler var.
Bağımsız bir kurum yaklaşımıyla üye yapmanın doğru sonuçlar vermeyeceğini belirtmek isterim.
Nedeniyse, bağımsız kuruma giden üyelerin örgütlü biçimde oraya gitmesi ve taraflı ilçe başkanı ve yönetim kurullarının da orada da istediği sonucu elde etmesi mümkündür.
Üyeliklerin ilçe seçim kurulunda yapılması fikri de yıllardır dillendirilir.
Bu durumda da örgütlü çalışan ve üyeyi istediği gibi yönlendirme isteği olanların burada da istediği sonuca ulaşabileceğini görmek mümkündür.
Çünkü siyaseti geçim ve rant kapısı gören siyaset erbapları, bu tür yolları da istedikleri gibi şekillendireceklerdir.
Bütün bunların sonucunda sağlıklı üye yapmanın en doğru yeri ve yöntemi ne olamalıdır fikri yıllardır tartışmaya devam edilir.
Bu güne kadar bir partinin üyelik yapısının bir mezhebin,bir inancın,bir yörenin,bir etnik köken milliyetçiliğinin ele geçirmesini önlemek için, ilçe içinde ilçe yönetimlerinden bağımsız ve kongre tutan ekiplerin ortaklaşa kurduğu bir yapıyla yapılması en doğru sonucu verecektir.
Tıpkı partilerin disiplin kurulu gibi ''üye yapım komitesi'' veya ''üye kurulu'' oluşmalı ve kongrede bu şekillenmelidir.
Bu yapı üye yaparken bir mezhebin veya bir yörenin,köy derneğinin ilçedeki temsilinin çok üstünde üye yapma talebine set çekmelidir.
İlçenin demografik yapısına bakılarak ilçenin üyelik yapısı şekillenmelidir.
İlçenin içindeki göç haritası ve şehirlerin temsiline bakılmalı ve o dağılım birebir modeli partide temsil edilmelidir.
Örneğin bir ilçede bir mezhebin veya bir şehrin temsili %15 iken bu mezhebin veya şehrin temsili %60 ise burada bir sakatlık ve partinin temsili açısından bir yanlışlık var demektir.
Bağımsız parti içi kurul bu tür yığılmaları önlemek için, bir yöreden veya bir mezhepten veya bir köy derneğinden yığılma olmasını görüyorsa bunu önleyici tedbirleri hemen devreye sokmalıdır.
Örneğin bir anda bir köy derneğinden veya bir şehirden 100 kişi üyelik için gelmişse, bu üyelerin tamamını üye yapmamalıdır.
Bunların ilçe genelinde temsili hangi oranda ise o oranda üyeliğe izin vermelidir.
Bunu DSP bir nebze olsun uygulamıştı ve parti içinde mezhep ve yöre egemenliğini,etnik köken milliyetçiliğini engellemişti.
Bir parti bir mezhebin ilçedeki sayısal oranı %15 iken partide %60 ise, ilçe genelinde de bu oranda oy alabilmektedir.
Yani partideki temsille ilçedeki temsil uyuşmadığından, partiyi temsil edenler ilçe genelinde karşılık bulamamaktadır.
Bunu seçim sonuçlarından görmekte mümkündür.
Bunu anlamak için, Gazşiosmanpaşa ilçesinin partilerdeki oy dağılımıyla mezheplerin, yörelerin,etnik kökenlerin partideki dağılımını karşılaştırabilirsiniz.
Ne dediğimi neyi anlatmak istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
Bu yazıyı yazarken daha da özele giderek inançların ve yörelerin partilerdeki dağılımı ve aldığı oyları yazmak istedim fakat buna girdiğimde bir takım inanç gruplarının incineceğini veya alınacağına inandığım için bunu yapmadım.
Bu nedir diye merak edenler, partilerin üyelik yapısını inceleyerek daha da özel bilgilere ulaşabilirler.
Kısacası partilerin mevcut üyelik yapılarıyla, bilgi, birikim, bilimsel kriterler ve uzmanlıktan ziyade üyelik yapısındaki sakatlıklardan dolayı hemşehricilik,mezhepçilik,etnik köken milliyetçiliği adayın seçim kazanmasında yüzde yüz etkili olmaktadır.
Seçime girenler, aday olmak isteyenler bu durumu iyi irdelemeli ve ona göre aday olmalıdır.
Bundan sonraki süreçte de üyelikler bu şekilde kaldığı ve yapıldığı sürece, adayların bir mezheple,etnik köken milliyetçiliğiyle,göç haritasıyla kendisini ifade edemiyorsa ve bu kriterlere göre alan yaratamıyorsa seçim kazanması mümkün değildir.
Çünkü Türkiye emek sermaye çelişkisinden doğan siyasal akımdan ve eksenden çıkmış, etnik köken ve din ekseninde oluşan siyasal bir iklime kaymıştır.
Bu eksende demokrasinin olmayacağını ve özgür bireylerin özgür söylemlerinin karşılık bulmayacağını özellikle vurgulamak isterim.
Bundan sonra aday olmak isteyenlere duyurulur.