Uzmanların görüşlerine göre Suriyeli sığınmacıların ortaya çıkardığı kısa ve orta vadeli tehditler;
Suriyeli sığınmacılar sadece Türkiye’nin demografik yapısını değiştirmek veya Güney ve Güneydoğu illerimizde jeopolitik kırılmalara yol açmak dışında da kısa ve orta vadeli sorunlar oluşturmaktadırlar. Bu sorunları şu başlıklar altında toplamak mümkündür.
1) Suriyeliler, Türk işgücü piyasasını olumsuz etkiliyorlar. Türklerin işsiz kalmasına yol açacak şekilde düşük ücretler ile çalışmayı kabul ederek, iş piyasasının dengelerini bozuyorlar. Birçok Türk işsiz kalıyor, işini kaybediyor.
2) Suriyeliler, açtıkları ticarethanelerde vergi ödemiyorlar. Türk esnafı vergi öderken, Suriyeli esnaf hem vergi ödemiyor hem kaçak mal satıyor. Böylece hem Türk esnafa zarar veriyor hem de Türk ekonomisine.
3) Suriyeli sığınmacılar için harcanan para görünürde ‘’40 milyar dolar’’dır. Bu miktar Türkiye için kaldırılamayacak ölçüde büyüktür. Yaşanan ekonomik krizin nedenlerinden birisi de hiç şüphesiz harcanan bu paradır.
4) Türkiye’de İstanbul başta olmak üzere etkin bir Suriye mafyası oluşmaya başladı. Bu mafyanın; çoğu iç savaş travmasını yaşamış, klinik depresyonda olan ve eğitimsiz çocuk/gençlerden oluşan büyük bir Suriyeli insan kaynağı var. Önümüzdeki yıllarda bu mafya çok daha güçlenecek.
5) Suriye iç savaşının radikal selefi unsurları Türkiye’de örgütleneceklerdir. Bir süre sonra bu unsurlar Türkiye’de selefi cihatçı şiddet eylemlerine imza atacaklardır.
6) Türk-İslam kültürü büyük bir aşınma ile karşı karşıya kalacaktır. Hanefi-Maturidi çizginin yerini selefi cihatçı çizgi zaman içinde almaya başlayacaktır.
7) Suriyelilerin yoğun olarak yaşadığı yerlerde, Türkiye’de kaybolmuş hastalıkların tekrar ortaya çıktığını görüyoruz. Özellikle çocuk hastalıklarında bu durum tedirgin edici olmaya başlamıştır. Suriyeliler ile birlikte fuhuş ta yayılmaya başlamıştır. Bilhassa Suriyelilerin yoğun olduğu illerde cinsel hastalıklar korkutucu ölçüde artmıştır.
Sonuç olarak; Türkiye’nin ve 5 milyona yakın Suriyeli sığınmacıların iyiliği için Suriyelilerin ülkelerine dönmelerinin sağlanması tek çözümdür.
Türkiye, PYD’nin Fırat’ın batısına geçmesini kırmızı çizgi olarak ilan etmiş, ancak PYD, ABD’nin desteğinde batıya geçmiş ve Menbiç, ABD etkinliğinde PYD’nin kontrolüne girmiş bulunmaktadır. Türkiye, PYD’nin Menbiç’i terk etmesi yönünde ABD’ye sürekli çağrıda bulunmuş, ancak ABD çekilme sözü vermesine rağmen bunu yapmamış ve durum kalıcı hale gelmiş gözükmektedir. Afrin’den sonra Menbiç, daha sonra da Fırat’ın doğusunun teröristlerden temizlenmesi uzun vadeli bir konudur. Zaman geçtikçe ittifaklar yer değiştirebilir.
Suriye’nin siyasi birlik içinde toprak bütünlüğü benimsendiğine, Soçi’de Suriye Rejimi de temsil edildiğine, bir yeni Anayasa Komitesi kurulması öngörüldüğüne ve Esad rejimi Rusya ve İran tarafından da desteklendiğine göre, Suriye’nin geleceğinde Suriye Rejiminin olması kaçınılmazdır. Muhalifler rejim karşıtıdır. Türkiye muhaliflerle ittifak içindedir.
Rusya, İran ve Suriye yönetimi ittifaktır. Rusya, İran ve Türkiye ittifaktır. Türkiye, Suriye rejimine karşıdır. ABD’nin kuzeyde, en azından Fırat’ın doğusunda, kendisine müzahir bir yönetim kurmaktaki ısrarı devam edecektir.
Türkiye, Suriye’nin siyasi birlik içinde toprak bütünlüğünü sağlamak için ikilemlerden kurtulmalıdır. Ve de Suriye yönetimiyle diyalog kurulmalıdır.
Edip TEKKOL